➳XXII

2.4K 277 31
                                    

"Jaemin. Hadi uyan." Beynimin içine dolan ses sonrası gözlerimi aralamıştım hafifçe.
Baş ağrım hala dinmemiş ağrısı daha da katlanmıştı.
"Renjun." Ufak bir gülümseme bırakmış daha sonra dağılan saçlarımı düzeltmeye başlamıştı. Doğruyu söylemek gerekirse kendimi iyi hissetmemi sağlamıştı.
Aslında evdeki en aksi çocuk oydu. Yani görünürde. Çocuklarla uğraşmaktan, ya da onları bozmaktan hoşlanırdı. Ama Renjun düşünceliydi işte. Yumuşak huyluydu, sakindi, çoğu zaman kendi halindeydi.
"Gözlerin şişmiş." Şirin bir gülümsemeyle konuştuğunda bende gülümsemiştim. Yıllarımı beraber geçirdiğim şu çocuklar hayattaki tek kıymet verdiğim şeylerdi. Hayatım şu ahşap evin içindekiler kadardı.
Fazlasını da istemiyordum. Yetiyorlardı bana. Ne eksik, ne fazla.
"Kahvaltı yaptık. Sen biraz daha uyu diye kaldırmamıştım ama dünde yemedin. O yüzden yemeğini yedikten sonra istersen geri yat." Köşedeki masanın üzerine koyduğu tepsiyi yanıma getirdiğinde gülümsemem biraz daha büyümüştü.
"Jeno nasıl Renjun, iyi mi?" Gözlerim tekrar dolarken bağdaş kurmuş yanıma sıkışmıştı.
"Sana bu kadar alıştığını bilmiyordum. Sağlık açısından çok iyi ama aptal gibi boş boş bakıyor." Ufak kıkırtısına bende gülümserken ellerini birbirine vurmuştu. Daha sonra yaklaşarak fısıltıyla konuşmaya başlamıştı.
"Jaemin-ah siz öpüştünüz mü şimdi." Gözleri parıldıyordu hiç olmadığı kadar. Güldürmüştü bu halleri beni.
Başımı olumlu anlamda salladığımda tuhaf sesler çıkarmaya başlamıştı.
"Renjun tanrı aşkına napıyorsun. Tam öpüşme bile denemezdi ona." Çatalımla önümdeki yemeği didiklerken gülüşlerini dinliyordum.
"Peki nasıl bir şeydi? Yani güzel miydi?" Parıltılı gözleriyle bakarken gülümsemiştim. Hep merak ederdi böyle şeyleri ama hep korkardı. Şehir merkezine çok uzak bir evde yaşadığımızdan da kimseyle tanışma fırsatı olmamıştı. Duygularını paylaşabileceği.
"Çok kısa bişeydi emin ol.
Ama güzeldi." Oturduğu yatakta tepinirken durdurmaya çalışıyordum onu.
"Sessiz ol biri gelecek." Biraz daha sakinleştiğinde hala yanıma biraz daha sıkışmıştı.
"Sence bir gün bende bunları yaşayabileceğim biriyle tanışır mıyım?" Sesinde yine neşe vardı. Ama endişeyle birlikte. Yansıtmıyordu ama yalnızlıktan çok sıkılmıştı.
"Elbet biri bu ışık çocuğun bir gün farkına varacak." Yüzüne çıkardığım elimle gözlerini severken gülümsemişti.
"Daha çok uzun hayatımız var Renjun. Ve çok genç kalacağımız süre var. Elbet birini kör edersin hmm?" Göz kırptığımda heyecanlandığını görebiliyordum. Kolunu etrafıma sardığında gülümsemiştim. Zaten yemek yiyecek halim yoktu. O yüzden tepsiyi kenara koyup yanına kıvrıldım.
"Renjun sen çok güzel bir çocuksun. Bunu tamamıyla dış görünüş olarak söylemediğimi biliyorsun değil mi?" Karnıma yasladığı başını hafifçe sallamış daha çok gülümsemişti.
"Teşekkür ederim Jaemin. Her şeyim olduğunuz için." Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. Bizim aksimize o daha içine kapanıktı. Biz bir derdimiz olduğunda bunu babalarımızdan biriyle çözerdik, o yalnız çözmeyi tercih ederdi. Endişelerini kimseye açmak istemezdi. Bundandı sürekli kitap okuması. Kitaplarda cevabını bulacağını düşünürdü çoğu zaman.
Yattığı yerde toparlandıktan sonra saçlarımı tekrar düzelterek yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.
"Hadi sen uyu. Ben aşağıya ineyim. Jeno senden haber bekliyordu." Kıkırdadıktan sonra yataktan sürünerek inmişti. Ben ise tekrar yorganın içerisinde kaybolmuş öylece gözlerimi kapatarak uykuya bırakmıştım kendimi.

Gözlerimi araladığımda yanımda kıvrılmış Renjun'in ağırlığını hissettim üzerimde. Oda oldukça karanlıktı. Tüm gün uyumuş olmalıydım.
Hırıltılı nefesiyle uyuyan Renjun'e minik bir öpücük bırakıp kendimi yataktan yuvarlayarak indim. Başka nasıl inebilirdim ki? Ağır adımlarla odadan çıktıktan sonra elim kaşıdaki odanın uzun kulpunu buldu. Sanki yıllardır uzaktım burdan. Jeno'dan, onun kokusundan. Kapıyı hafifçe araladığımda başımı içeriye sokup etrafa bakındım. Yatağının üzerinde oturan Jeno'yu görmek şaşırtmıştı beni.
Saatin oldukça geç olması gerekiyordu şu an.
"Jaemin!" Jeno şakınca söylendiğinde içeriye girip yatağımın köşesine oturmuştum.
"Neden uyumadın Jeno." Sesimin kısık çıkması için özen gösteriyordum.
"Uyuyamadım Jaemin." Yatağımın kenarındaki ipek eldivenleri elime geçirip oturduğum yerden kalkmıştım. Ona her yaklaştığımda şaşkın bakışları üzerimde geziyordu. Omuzlarından tutup başını yastığına koyduğumda daha huzurlu bir ifadesi vardı.
"Uyu Jeno." Çizgi halindeki gözlerini defalarca sevdikten sonra simsiyah saçlarını sevdim defalarca. Çok özlemiştim. Her zerresini. Dakikalar öylece geçerken nefesi biraz daha düzene girmişti.
"Gözlerimi açtığımda burda olacak mısın Jaemin?" Fısıltısı karanlığa karışırken ufak bir gülüş bırakmıştım dudaklarımın arasından.
"Burda olacağım bebeğim." Dudakları alayla yukarı kıvrıldıktan sonra kendini öylece uykunun kollarına bıraktı.
Bende uyanana kadar saçlarını sevip öylece onu izledim.

Ya'aburnee • nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin