Akşam yemeği masasında oturmuş sohbet ederek yemeğimizi yiyorduk.
"Dün rüyamda Jaemin abimle Jeno abimi gördüm." Chenle sabahtan beri olan sessizliğini bozmuş uğraşıp durduğu yemeğini izliyordu hala.
"Rüya işte fazla düşünme üzerine." Ten babam konuştuğunda çokta iyi bir rüya görmediğini anlamıştım.
"Ne gördün Chenle?" Jeno merakla sorduğunda bakışlarımı ona çevirmiştim. Hafif gülümsemesiyle kısılan gözlerini gördüğümde ufak bir gülümseme belirmişti yüzümde.
Eskisi gibi değildik artık. Daha yakındık ve bu yakınlığımız öylesine değildi.
Chenle anlatmamaya karar verdiğinde Jeno'nun yüzündeki gülümseme düşmeye başlamıştı.
"Madem başlattın devamını getirsene oğlum." Taeyong sıkıntıyla konuştuğunda Chenle dolu gözlerini kaldırdı.
"Jeno abim Jaemin abimin kucağında öylece yatıyordu. Jaemin abimin yüksek sesli ağlamalarını hatırlıyorum sadece." Çatalımla oynadığım yemekten başımı kaldırmış sabahtan beri sıkıntılı Chenle'ya gülümsemiştim. Jeno'nun gülümsemesi düşerken dizinin üzerindeki eli desteklercesine sıktım.
"Rüya işte çokta önemli bişey değil." Ben gülümsedikten sonra ikiside biraz gülümseyip yemeğe devam etmiştik.Okuduğum kitabımdan başımı kaldırdığımda bir dizimde yatan Renjun diğer dizimde yatan Jeno'ya gülümsemiştim. Ellerimdeki eldiveni çıkardıktan sonra Jeno'nun anlını buldu elim.
"Ateşin çıkıyor yine." Jeno yıllardır inat etmiş gibiydi. Gücüm ortaya çıktığından beri kendini benden esirgemiyordu. Önceden buz gibi, sıcak yaz günlerinde kalın kazaklarıyla dolanan çocuk artık kazaklarını giymiyordu.
"Sıcak hissetmek güzel Jaemin. Sana yakın olmak güzel." Gözlerini gözlerime sabitlemiş konuşurken düz çizgi haline gelmişti.
"Sizi adi bücürler şurda kitap okumaya çalışıyorum." Renjun elindeki kitapla bize vurmaya başladığında herkesin dikkati dağılmıştı. Büyük salonumuzu kahkahalarınız doldururken giden ışıklarla buz kesmiştim.
"Jaemin-ah." Jeno kollarını etrafıma sardığında Renjun hızla yumruk yaptığı elini açmıştı.
Jeno bir kez daha seslendikten sonra bakışlarım ancak gözlerine çıkabilmişti.
"İyi misin?" Kararsızlıkla başımı salladığımda kollarını etrafıma sararak göğsüne çekti beni. Saçlarıma minik öpücükler bıraktı.
"Bağlantı kesildi sanırım bugün gelmez elektrikler." Elimizdeki kitapları teker teker köşeye dizdikten sonra Renjun önde olmak üzere üst kata ilerledik. Odamızın önünde hepimize bırakılan iyi geceler öpücüğünden sonra odaya girip kapıyı kapatmıştık.
"Bekle burda ben şimdi bir çözüm bulacağım." Jeno ellerimi bıraktıktan saniyeler sonra çekmecesinden çıkardığı mumu görüş alanıma sokmaya çalışmıştı. Yakıp durabileceği bir alan bulduktan sonra derin bir nefes almamla kollarını etrafıma sarmıştı.
"Jeno!" Ufak bir hımlama bıraktıktan sonra ellerimi saçlarına çıkartmıştım. Ne de güzeldi siyah saçları.
"Sana çok aşığım." Mumun aydınlattığı kadarıyla yüzünü görüyordum. Ama bu manzara nefesimi kesmişti.
Gülümsemesi çok güzeldi.
"Ölüm öpsün seni Na Jaemin." Yaptığı imayı anladığımda koluna hafif bir yumruk atıp yaklaşmaya başlamıştım.
Okyanuslarım deli gibi çalkalanırken titreyen bedenim hiç yardımcı olmuyordu.
Kendimi bildim bileli en büyük arzum onu öpmekti belkide. Güzel pembe dudaklarını öpmek...
Nasıl anlatılabilirdi ki? Nasıl hissettirebilirdi? Bunu çok düşünmüştüm boş zamanlarımda. Birkaç kez kafama Ten babam tarafından kafama yediğim nesneler vardı tabi.
Ancak mantıklı düşünebildiğimde kendimi geriye çekmiştim.
"Jaemin ne yapıyorsun?" Jeno anlamlandırmaya çalıştığı hareketime karşı ben sadece güzel yüzünü izleyebiliyordum.
"Jeno ben ellerini tutarken ufak ten temasları kurduğumuzda bile ateşin çıkıyor eğer seni öpersem kim bili.." Dudaklarımdaki dudakların sıcaklığını hissettiğimde titremiştim.
Lee Jeno'yu öpmek o kadar mükemmel bişeydi ki ne anlatmaya gücüm vardı ne de ona bakmaya.
Yumuşak dudakları hafifçe dudaklarımın üzerinde hareket ettiğinde gülümsediğini hissetmiştim.
Ve bende gülümsedim.
İkimizde geri çekildiğimizde bakışlarında öyle tuhaf bir hal vardı ki.
Ama sonra kollarıyla sarmaladı beni.
"Uyumalıyız artık." Yatağımı açıp yatmam için yardım ettikten sonra yanıma kıvrıldı.
"Ee Jeno bugün neden birlikte yatıyoruz anlat bakalım." Gözleri kaybolana kadar kısılmış daha sonra başını boyun girintime gömmüştü.
"Sıcaklığım olmadan uyuyamıyorum çünkü."