➳VIII

2.5K 311 51
                                    

Gözlerimi açtığımda vücudumdaki tuhaf karıncalanma ufakta olsa korkutmuştu beni. Kafamı hafifçe kaldırdığımda hala yanımda uyuyan Jeno'yu görünce gülümsemeden edememiştim.
Cama vuran yağmur damlaları akşamki kadar korkutmuyordu beni.
Ellerimi hafifçe kaldırdığımda Jeno'nun anlına düşen siyah tutamları geri çekmek, kısık gözlerine bakmak istemiştim.
Tenine dokunduğumda fazla sıcak olduğunu fark etmek şaşırtmıştı beni.
Jeno her zaman soğuktu. Bu yüzden kaynar yaz günlerinde bile siyah kalın kazaklarını giyerdi.
Ama o an fark ettiğim tek şey bu değildi. Ona dokundukça parmaklarımdan çıkan pembe ışıklardı. Şaşkınlıkla önce ne yapacağımı bilememiştim.
Karşı duvardaki saatte henüz sabahın nerdeyse beşi olduğunu gösteriyordu ve ben çığlıklarımı içinde tutabilmek için çok çaba sarf ediyordum.
"Jeno uyan." Hafifçe sarstığım Jeno gözlerini araladığında önce uyanmaya çalışmıştı.
"Jaemin ne oldu?" Hafifçe doğrulduğumda ellerimi gösterdim.
"Bir yerin mi ağrıyor? Ne oldu? Korktun mu?" Sorularını ardı ardına sıralarken boşluktaki eline dokundum tekrar.
Parmaklarımdan yükselen ufak pembe ışıklar sonrası şaşkınlığını o da gizleyememişti.
"Jaemin güçlerin mi ortaya çıktı?" Kafamı hızlıca salladığımda hala ellerimdeki parıltıları izliyordum büyülenmişcesine.
"Ateşin vardı ona bakmak istemiştim ama bunlarla karşılaştım."
Gülümseyerek elimdeki parıltılara bakmıştı bir süre.
"Ten babamı uyandırmalıyız sanırım." Hafifçe yataktan toparlandığında tekrar koluna tutunmuştum.
"Uyandırmasak mı sabah olduğunda söyleriz." Başını birkaç kez sallamış daha sonra gözleri kısılana kadar gülümsemişti.
"Evde özel durum kuralları vardır Jaemin-ah. Bu oldukça özel bir durum. Zaten hayatımda ilk kez ateşim var bu da çok şaşırtıcı bir durum." İkimizde gülümsediğimizde yataktan kalkmış aralık kapıyı açmıştık. Uzun koridorun sonundaki ahşap kapıya vardığımızda birkaç kez kapıyı tıklatmış daha sonra ses gelmeyince kapıyı aralamıştık.
"Baba." Fısıldadığımda Taeyong hafifçe kıpırdanmış daha sonra hafifçe araladığı gözleriyle bize çevirmişti bakışlarını.
"Bir sorun mu var?" Boğuk sesiyle konuştuğunda uyuyan Ten'de uyanmıştı.
"Bişeyler oldu gelebilir miyiz?" İkiside yatakta toparlandıklarında yüksek yatağa tırmanıp karşılarına oturmuştuk. Hâla ikisininde gözlerinden uyku damlıyordu.
"Jeno'nun ateşi var." Jeno'yu öne sürdüğümde Taeyong hızla elini uzatmış ateşine bakıyordu.
"Hasta mısın Jeno?" Jeno başını olumsuz anlamda salladığında dizlerine yatmıştı.
"Bişey daha oldu." Ten bu sefer bakışlarını bana çevirmişti. Zihnimden düşünmemek için resmen ekstra enerji sarfediyordum.
"Güçlerim ortaya çıktı. Birine dokunduğumda parmaklarımdan pembe ışıklar çıkıyor." Bu sefer tüm ilgi bana dönmüştü. Taeyong'un dizlerine yatan Jeno ise sessizce olanları izliyordu.
"Nasıl yani?" Ten konuştuğunda karasızlıkla uzattığım parmaklarımı eline değdirmiştim.
Hafifçe kıstığım gözlerimi araladığımda hiçbir şey olmadığı görmek şaşırtmıştı beni.
"Emin misin belki rüyadır gerçek sanmışsındır Jaemin." Devirdiğim gözlerimi tekrar babama çevirdiğimde ufak bir gülümseme kaçmıştı dudaklarımdan.
"Evet baba Jeno ve ben aynı rüyayı gördük." Birkaç kez daha eline dokunduktan sonra Taeyong'a çevirmiştim ellerimi ama onda da olmuyordu.
Pes etmişlikle elimi anlıma vurduğumda düşündüm.
"Sabah kalktım Jeno uyuyordu ve ateşine bakmak istediğim için elimi anlına çıkardım." Elimi tekrar Jeno'nun anlına koyduğumda çıkan pembe parıltılarla tekrar gülümsemeye başlamıştım.
"Evet işte böyle oldu." Sevinçle ellerimi birbirine vurduğumda tekrar Ten'in eline dokunmuştum.
"Anlaşılan sadece Jeno'da oluyor." Ten yüzündeki gülümsemeyle saçlarımı sevmeye başlamıştı.
"Söylemiştim sana." Ten babam hafif bir gülümsemeyle konuştuğunda daha rahat hissetmiştim kendimi.
Ten babamın dizlerine yattığımda Taeyong hafifçe ayaklanmış yataktan inmişti.
"Jeno'ya ilaç getireceğim bekleyin burda." Jeno'da Ten'in diğer dizine yattığında saçlarımı seven ele bırakmıştım kendimi.
Hâla ellerimi ara ara Jeno'ya dokunup çekiyordum. Ortaya çıkan pembe ışıklar fazlasıyla hoşuma gidiyordu.
"Na Jaemin dur artık." Gülümseyerek çıkıştığında gülerek ona olan temaslarımı daha da çoğaltmıştım.
Hepimiz gülerken sonunda mutluydum. İçimdeki tarif edemediğim huzurdu beni mutlu yapan.

 İçimdeki tarif edemediğim huzurdu beni mutlu yapan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ya'aburnee • nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin