➳X

2.6K 307 89
                                    

"Jaemin farklı davranışları olabilir biraz bize göre o yüzden korkmana gerek yok. Baştan söyleyim." Taeyong eşinin koluna hafifçe vurmuş kafasındaki şapkayı düzetmişti.
"Evet biliyorum Taeyong. Yuta'dan bu şekilde bahsetmemden hoşlanmıyorsun falan." Biz hala arkalarında onları izlerken yanımda yürüyen Jeno'ya çevirdim bakışlarımı.
Son zamanlarda sürekli ateşi vardı bu kesinlikle hastalıktan değildi.

Şehir merkezine geldiğimizde çok uzun süredir burda olmadığımı bilmek ürkütmüştü beni. Ellerim istemsizce boşta eli sallanan Ten'in elini bulmuştu.
"Gücüm ilk ortaya çıktığında onun sayesinde öğrenmiştik ne olduğumu. Endişelenmene gerek yok." Jeno güven verici bir şekilde gülümsediğinde birbirlerini izleyen babalarıma kaydı bakışlarım.
O kadar güzel bakıyorlardı ki birbirlerine hayrandım onlara.
Tabi evdeki tüm çocuklarda hayrandı onlara.
Şu altı senelik dilimde ufak tartışmaları dışında asla kavga ettiklerini görmemiştik.
Tabi bunun sebebi Ten babamın Taeyong babamın zihninden geçen ne varsa biliyor olması yatıyordu. Bu birbirlerinden bir şey gizlemelerine asla müsade etmiyordu.
Bir sıkıntı varsa birlikte hallediyorlardı ve endişelerini asla kendilerine saklamıyorlardı.
Küçük bir bahçe önünde durduğumuzda Ten hafifçe eğilmiş üzerimizi düzeltiyordu.
"Fazla konuşmasanız iyi olur. Sadece sorulan sorulara cevap verin olur mu?" İkimizde başımızı salladığımızda Taeyong babamın zile basmasıyla yanlarında beklemeye başlamıştık.
Birkaç saniye sonra ben gerginlikle babamın elini sıkarken kapı açılmıştı.
Tamamıyla sevimli yüze sahip olduğunu düşündüğüm biri karşılamıştı bizi.
"Hoşgeldiniz." Tek tek sarılırken bakışları bana düşmüştü.
"Yuta birazdan gelir içeri geçin lütfen." Gösterdiği yolu takip ettikten sonra normal boyutlarda bir salona çıkarmıştı bizi.
Aslında küçük değildi evleri. Bizim devasa evinizin yanında küçük kalıyordu.
"Nasıl gidiyor Winwin? Hala şehir hayatına mı düşkünsünüz?" Winwin'in kaldırdığı elinden sonra uçuşan nesnelere bakmıştım.
Bu fazla güzeldi.
"Akşama kadar çalışıyoruz. Akşamda kulüplerde takılıyoruz. İnanır mısın sabah anlamadığımız şekilde evimizde oluyoruz sürekli.
Babalarım onunla sohbet ederken hala Jeno'nun elimdeki eline baktım. Pembe ışıkları engelleyebilmek için bir eldiven takmıştım şimdilik.
Taeyong babam şehirde neler olacağını bilemeyiz demişti.

Bir süre sonra çalan zille irkildiğimde Winwin gülümseyerek ayağa kalkmıştı.
"Yuta olsa gerek." Jeno hala gülümserken ona bırakmıştım kendimi.
Ona güvenebilirdim. Buna emindim.
"Hoşgeldin Taeyong." Yuta açtığı kollarını Taeyong babama dolarken bizde oturduğumuz yerden kalkmıştık.
Ten babamlada olan sarılma turundan sonra Jeno'nun saçlarını karıştırıp bana dönmüştü.
"Hoşgeldin küçük bey." Konuşmama fırsat vermeden doğrulmuş Winwin'in yanına oturmuştu.
Bahsettikleri kadar kötü biri gibi durmuyordu. Ya da korkunç. Ama hareketlerini kestiremediğim kesindi.
"Yuta, bu Jaemin, oğlumuz." Bakışları bana çıktığında gülümsemişti.
"Bir özel daha demek ki." Oturduğu yerden kalkmış elimdeki eldivenleri gösteriyordu.
Eldivenlerimi çıkardığımda incelemişti bir süre.
"Pembe parıltılar çıkıyor. Ve sadece Jeno'ya dokunduğunda oluyor." Elime bakarken geniş bir gülümseme yayılmıştı yüzüne.
"Ne olduğunu anlamaya çalıştığımızda kendini kaybetti ve yükseldi. Sonra da düşüp bayıldı." Jeno ve benim ellerimizi birbirine değdirdiğinde tekrar parıldamaya başlayan pembe ışıklara gülümsemişti.
"Gözlerini kapattığında ne düşündün Jaemin?" Hızlı hızlı konuşması bir süre duraksatmıştı beni. Ten ve Taeyong endişeyle izlerken Jeno ile göz göze gelmiştim bir saniyeliğine.
"Ben bir şey düşünmedim. Sadece Jeno belirdi." Ufak bir kahkaha atıp beni hafifçe çekiştirerek el ele tutuşan Taeyong ve Ten babamın ellerinin üzerine koydu elimi.
"Jaemin'in gücü aşk." Ortalığı kaplayan pembe ışıklara ben şaşkınlıkla bakarken o hala gülümsüyordu.
"Ve bu sizin vereceğiniz eğitimle olmaz Taeyong. Kendi kendini eğitecek Jaemin. Hislerini ne kadar sakin tutarsa o kadar iyi eğitilmiş olur." Yerine tekrar oturduğunda elimi geri çekip eldivenimi geçirmiştim elime.
"Oldukça güzel bir güç." Winwin gülümseyerek konuştuğunda Yuta'nın elini tutmuştu tekrar.
"Peki neden Jeno'nun elini tuttuğunda parıltılar çıkıyor." Taeyong babam şaşkınlıkla konuştuğunda Yuta büyük bir kahkaha bırakıp Ten'e çevirmişti bakışlarını.
Göz kontağını kestiklerinde ikiside gülüşüp başlarını eğmişlerdi.
"Ben sana evde anlatırım hayatım." Jeno'nun yanında sıkıntıyla otururken bakışlarından kaçıyordum.
Odak noktamın olduğunu öğrenmişti ve bunu nasıl karşılayacağını bilmiyordum.
"Dikkat etmelisiniz. Jaemin ve Jeno zıt güçler. Fazla yan yana olduklarında ikisinden biri hastalık tarzı tepkimeler gösterebilir."
İşte bunlar her şeyi açıklıyordu. Jeno'nun neden sürekli ateşi olduğunu, bazen benimleyken yorgun hissettiğini açıklıyordu.
Kırmıştı bu beni. Ondan uzak kalmak istemediğimi fark etmem uzun sürmemişti ne yazık ki.

 Ondan uzak kalmak istemediğimi fark etmem uzun sürmemişti ne yazık ki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ya'aburnee • nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin