Genç adam, içindeki büyük sevinçle sevdiğini bekliyordu. Bu sefer o erken gelmişti. Çok heyecanlıydı.
Sevdiği ona bir şans verecekti. Var mıydı daha alâsı?
O sırada genç kız üzerine en sevdiği beyaz elbiseyi giymişti. Bembeyaz, melek gibi olmuştu. Bir de yanına mendilini almıştı. Şans getirsin diye. İçindeki büyük heyecanla dışarı çıktı. Hemen saatine baktığında geç kaldığını gördü.
Biraz hızlanmalıydı. Neyseki park, evlerine 15 dakika uzaklıktaydı. Koşarak giderse yetişebilirdi. Genç kız hızla koşmaya başladı.
Kahve saçları rüzgarda uçuş uçuştu. Bembeyaz elbisesi koşarken rüzgarda savrulurken kendini özgürlüğüne kavuşmuş gibi hissediyordu.
Doğru ya, onun özgürlüğü Acar'dı.
Genç kız, yüzündeki kocaman gülümsemeyle caddeye atıldığında bir anda olduğu yerde kaldı. Üzerine bir araba geliyordu. Kal gelmişti ona. Gözleri kocaman açıldığında araba çoktan genç kızın minik bedenini ezip geçmişti.
Beyaz elbisesi kanlar içinde kalmıştı. Gözlerinden bir kaç damla yerle buluştu. Parmaklarını zorla oynatabildiğinde mendilini eline aldı. Kalbine yerleştirdi mendilini.
Şimdi mendilindeki o minik kanın üzeri kapanmıştı.
Mendil, kıpkırmızı olmuştu. İpek'in elbisesi gibi.
Gözlerinden birkaç damla daha aktı, özgürlüğüne kavuştu.
Dudaklarını birkaç kez aralamaya çalıştı ve ağzından zorla çıkan sözler şunlar oldu;
"Seni seviyorum, güzel gözlüm. Seninle evlenemeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MENDİL
Storie brevi•texting, tamamlandı. 0534***: Sen o kızın kollarında sabahlarken, 0534***: Ben senin mendiline sığındım. not: limon isimli kurgumdaki karakterlerin hikâyesidir. limon'u okumadan da okuyabilirsiniz.