Elimde tuttuğum çikolatalı sütü hüplete hüplete içerken bir anda gördüğüm kişiyle dudaklarım yana kıvrıldı.
Doğru ya, Berke de bu okuldaydı.
Berke, Gülsüm Teyzem ve Mert Amcamın çocuklarıydı. Gülsüm Teyzem, annemin kuzeni, Mert Amcam da babamın çocukluk arkadaşı.
Berke'yle uzun zamandır görüşememiştik. Araya hep birşeyler girmişti. Berke, tıpkı babası gibi deli dolu biriydi.
Etraftakileri umursamadan Berke'ye seslendim.
"Berkeööööğğğğğ!"
Berke de benim sesimi duyunca kocaman gülümsemişti. Hemen ona doğru koşarak boynuna atladım. Beni belimden tutup etrafta döndürürken kahkahalar atmaya başladım.
Sonunda ayaklarım yerle buluştuğunda omzuna yumruk attım. "Salak, millet yanlış anlayacak," dedim.
Berke de buna karşılık güldü ve kolunu omzuma attı. "Eee, hangi rüzgar attı seni buraya? Neden okulunu değiştirdin?"
Hafif bir şekilde gülümsedim. "Bir sevdiğim için buradayım."
Saçmalamayın, tabii ki de söyleyecektim. O benim çocukluk arkadaşım. Ama kimi sevdiğimi söylemeyecektim. Çünkü Berke ve Acar da çocukluk arkadaşıydı.
Berke benim söylediklerime şaşırırken arkadan bir yapmacık öksürük sesi duydum.
Hay amk!
Acar?
Berke de Acar'ı sonradan hatırlamış gibi bir ses çıkardı. "Biz de Acar'la kantinden geliyorduk, dedi. Ardından elimdeki çikolatalı süt kutusunu alıp içmeye başladı.
Bunlar benim umrumda değildi.
Benim şu an umrumda olan Acar'dı. Ne yani başından beri burada mıydı? Her şeyi duymuştu!
Acar, gözlerime sinirli bir şekilde bakarken orada boğulacakmış gibi hissediyordum.
O sırada karşıdan koşarak gelen Baran'ı yani sıra arkadaşımı gördüğümde bakışlarımı ona çevirdim. Baran çok iyi bir insandı. Sempatik ve espriliydi de.
Baran yanıma geldiğinde nefes nefese kalmıştı. "Ne oldu?" diye sordum ben de onun telaşına katılarak. "Kahve saçlım sana işim düştü," dedi ve biraz rahatlamak için bekledi.
Fakat benim takıldığım bir yer vardı.
Kahve Saçlım
Acar da bana böyle seslenirdi. Bakışlarım Acar'a döndüğünde onun da Baran'a baktığını gördüm. Her an öldürecek gibi bakıyordu. Eskiden de bana kendinden başkası kahve saçlım dendiğinde böyle bakardı.
Ona sadece ben kahve saçlım diyebilirim!
Acar'ın gözleri beni bulduğunda bakışlarında hafif hüzün vardı sanki.
Sonunda Acar ve benim bakışmalarımıza son veren Baran'ın sesiydi."İpek, hadi gidelim. Sen bana lazımsın," dedi ve kolumdan tutup koşmaya başladı. Aynı zamanda ben de. Berke'ye zorla "Görüşürüz kanka," demek için döndüğümde gördüğüm tek şey Acar'ın, Baran'ı öldürecek gibi bakmasıydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MENDİL
Short Story•texting, tamamlandı. 0534***: Sen o kızın kollarında sabahlarken, 0534***: Ben senin mendiline sığındım. not: limon isimli kurgumdaki karakterlerin hikâyesidir. limon'u okumadan da okuyabilirsiniz.