Salıncakta oturmuş Acar'ı bekliyordum. Aslında ben 10 dakika erken gelmiştim. Küçükken de böyle olurdu. Ben hep erkenden gelirdim. Nedense Acar'ı beklemek hoşuma gidiyordu.
Kendimi sallamaya çalışırken bir anda ayaklarım yerden çekildi. Biri beni sallıyordu. Başımı arkaya çevirdiğimde gülerek beni sallayaan Acar'ı görmem bir oldu. Anın heyecanıyla ve Acar'ın neden bir anda böyle yapmasına anlam veremeyerek kahkaha atmaya başladım. Bu eskileri hatırlatmıştı.
Bir süre sonra benim kahkahalarım eşliğinde salıncak durduğunda Acar da yanımdaki salıncağa oturmuştu. Ardından mükemmel sesi kulaklarıma doldu.
"Beni neden çağırdın?"
"Buraya barışmak için falan çağırmadım seni," dediğimde yüzü biraz asıldı ama hemen toparladı. "Buraya seni sadece kendimi kanıtlamak için çağırdım. Ben.seni.terk.etmedim." dedim son cümleyi bastırarak.
Anlamaz gözlerle bana bakarken çantamdan mektubu çıkardım. Mektubu gördüğünde gözleri yerinden fırlayacakmış gibi açılmıştı. "Sen o mektubu nerden buldu?"
"Sana yazan anonimden haberim var. O verdi. Ayrıca şu anda konumuz mektubu nerden bulduğum değil. Bu mektubu ben Ece için yazmıştım. Fakat o benim adıma sana vermiş." dedim boş bakışlarımla.
Şaşkınlıkla beni dinlerken çantamdan telefonumu çıkardım. Acar da anlamaz gözlerle beni izliyordu. Hemen Ece'yi aradım. Birkaç çalıştan sonra telefonu açtığında o gevşek sesi duyuldu.
"Aloğğğ"
"Ece, hiçbir şey söylemeden sorularımı cevaplayacaksın. Aksi takdirde ifşalarını yeni okuluna yayarım."
"N-ne? S-sen kimsiğğn bie?"
Gözlerimi devirdim ve gerizekalı ile konuşmama devam ettim. "Soru sorma. Bana hemen İpek ile Acar'ı nasıl ayırdığını anlat, hemen."
"Ayh, o olay mı? Bak, iyi dinle böyle planı başka yerde bulamazsın. Bundan 4 yıl önceydi. Ben Acar'ı sevmiyordum. Ama hırs yapmıştım onları ayırmak için. Acar sevgilim olacak İpek de bizi görüp kahrolacaktı. Ben kolum alçı taktım bir gün. Sonra İpek'in yanına gittim. Birine mektup yazmam gerektiğini fakat kolum kırık olduğu için yazamadığımı söyledim. Kabul etmedi başta. Çünkü zamanında az çektirmedi ben buna. Neyse ısrarlarımla kabul etti. Kendi adıma yazdırırmış gibi yazdırdım mektubu. Ben yazsaydım Acar İpek'in yazısı olmadığını anlardı. Neyse mektup bitince de gizlice mektubun altına, yazımı İpek'inkine benzetmeye çalışarak onun adını yazdım. Sonra da hemen alçımı çıkarıp mektubu Acar'ın kapısına bıraktım."
Telefonu kapattığımda Acar'ın gözleri dolmuştu. Bense ağladığımı ağzıma tuzlu bir tat gelmesiyle anladım. Ardından bu hikayeyi devam ettirdim.
"Sonra ne oldu, biliyor musun? Sen benim yüzüme bile bakmadın. Bana gelip sormadın bile, sormadın! Neden yaptın, demedin. Gurur mu sorun ettiğin? Bem senin için gururumu kaç kere ayaklar altına alıp peşinden koştum. Bir kere bile pişman olmamıştım ama. Sevmek, sonradan pişman olmak değil benim için," dedim ve aklıma birşey gelmiş gibi baş parmağımı kaldırıp histerik bir kahkaha attım ama hâlâ ağlıyordum. "Bak, bir de bu hikayenin benden tarafı var. Var ya, ben hep düşündüm. Acaba ben Acar'ı üzecek ne yaptım diye. Kahroldum düşünmekten. Ama bir türlü cevabını bulamadım. Sen benden her geçen gün uzaklaşıyordun. Ben bunun sebebini bilmiyordum bile. Hani bana küçükken bir mendil vermiştin, hatırldın mı? Ben unutmadım. Geceleri o mendil olmadan üşüyerek uyurdum. Hatta bazı geceler ağlardım, mendilim yok diye. Sen yoktun, senden kalan da yoktu. Ben o mendile bağlandım sensizken. Ama sanırım artık üşüyerek uyumaya alışmalıyım. Çünkü mendilimi kaybettim. Senin beni kaybettiğin gibi."
Hıçkırıklarım arasında salıncaktan kalkıp gidecekken Acar buna engel olmuştu. Yalvarırcasına bakarken cebinden birşey çıkardı.
Bu kaybettiğim mendilimdi.
Şaşkınca ona bakarken o dolu dolu gözlerle konuşmaya başladı.
"Özür dilerim, kahve saçlım. Özür dilerim. Ben böyle olacağını bilemezdim. Ama artık üşümeyeceksin. Buldum mendilini. Yalnız değilsin artık, ben varım. Affet lütfen. İzin ver iyileştireyim seni, bizi."
Elindeki mendili alıp kolumu çektim hemen.
"Bu mendil, benim küçük kanımı sarmış olabilir. Ama kalbimdeki yaralar ne olacak benim? Bu mendil sarabilir mi ki kolumdaki yarayı sardığı gibi?"
Ona buruk bir tebessüm bahşettim ve gözyaşlarım arasında oradan uzaklaştım.
...
Bu bölüm üzdü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MENDİL
Short Story•texting, tamamlandı. 0534***: Sen o kızın kollarında sabahlarken, 0534***: Ben senin mendiline sığındım. not: limon isimli kurgumdaki karakterlerin hikâyesidir. limon'u okumadan da okuyabilirsiniz.