30

21K 1.3K 430
                                    

Acar'dan;

Kızarmış gözlerle sınıfıma çıktığımda 11'lerin katında bir an duraksadım. İpek'in sınıfına bir baksa mıydım ki?

Biraz tereddütte kalsam da bakmaya karar verip onun sınıfına doğru ilerledim. Ona hissettirdiklerim için kendimden nefret ediyordum. Bütün gece bunu düşünmüştüm.

Sonuç: Ağlamaktan gözlerim kızarmış, düşünmekten beynim acımış, en önemlisi de acıdan kalbim sızlamıştı.

İpek'in sınıfına geldiğimde kafamı içeri uzatarak sınıfa baktım. İpek, görünürlerde yoktu. Sanırım, daha gelmemişti.

Sıkıntılı bir nefes verdim. Oradan ayrılacğım sırada hemen benim bulunduğum duvarın yanından konuşma sesleri duydum ve dinlemeye başladım.

"Bak Baran, sana hissettirdiklerim için üzgünüm. Ama kalbim bir başkasına ait. Lütfen bunu yapma."

Bu İpek'in sesiydi. Ardından isminin Baran olduğunu düşündüğüm kişi konuşmaya başladı. "Bak güzelim, seni gerçekten çok seviyorum. Bir şans veremez misin bana, bize?"

Dişlerimi sıkmaya başladım. Ona 'güzelim' demişti. Üstüne üslük bu ses geçen sefer İpek'e 'Kahve Saçlım' diyen piçin sesiydi. Yumruklarımı sıkmaya başlarken Kahve Saçlım'ın sesi duyuldu.

"Üzgünüm, Yapamam. Hem biz diye bir şey olmadı. Ve benim kalbimde o olduğu sürece de olmayacak. Özür dilerim."

Ah, işte benim sevdiğim! Bahsettiği kişinin ben olduğuma emindim.

Ardından Baran ibnesinin sesi kulaklarıma doldu. "Senden çok şey istemiyorum. Lütfen, Kahve Saçlım!"

Kahve Saçlım!

Bunu duyduğum anda hiçbir şeyi umursamadan yerimden fırlayıp Baran'a bir yumruk çaktım.

"Ona sadece ben 'Kahve Saçlım' diyebilirim!"

Sözlerim eşliğinde yere devrildiğinde yanına eğildim ve yakasına yapışıp fısıldadım.

"Canımı, canın diye düşünme, canını alırım."

Ayağa kalktığımda hemen İpek'in kolundan narince tutup daha rahat konuşabileceğimiz bir yere getirdim. Ellerimle yanaklarını kavrayarak titrek bir nefes aldım ve "Ben sana yaşattığım her şey için üzgünüm, Kahve Saçlım. Affet beni. Sana kendimi ispatlayacağım. Sen bana yeter ki bir şans ver. Eskisi gibi olalım," diye konuştum.

Gözlerini birkaç kez kırpıştırarak elleriyle yanaklarında duran ellerimi çekti. Bir an boşluğa düşsem de hemen toparladım.

Başını sağa sola salladı. "Olmaz güzel gözlüm, olmaz. Sen eskileri tek bir mektupla yıktın. Şimdi benden tek bir sözle toparlamamı bekleme."

Ardından koşarak uzaklaştı. Gözlerimden bir damla yaş düştü sonsuzluğa. O giderken ben arkasından sadece mırıldandım.

"O mendille saracağım yaralarını, Kahve Saçlım."

Ve dudaklarımdan bana ondan kalan birkaç sözcük firar etti.

"Evleneceğim seninle, Kahve saçlım."

MENDİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin