Uzay kızlar tuvaletlerinin içi hakkında birçok efsane duymuştu. Yalanlar iftiralar dedikodular ve sırlar hepsi kızlar tuvaletinde saklydı ve denilene göre oraya giren biri ya çıkamazdı ya da çıktığında girdiğindeki kişiyi kaybederdi ama insanın kardeşi kızlar tuvaletine gözleri dolu bir şekilde girince anlatılan efsanelere göğüs germek o kardeşin göreviydi.
Uzayda görevini benimseyip kızlar tuvaletine daldı FBI ın gizli bilgilerini saklıyormuşçasına ona nefretle bakan kızlar ve ne alaka olduğunu kimsenin anlayamadığ çığlıklar kızlar tuvaletini doldururken uzay kızlara “çıkın bi” diyordu. Gereksiz kargaşanın arasında kapının dışından gelen miraçın soğuk gülüş sesi sinirlerini mümkünmüş gibi dahada bozuyordu. Kızların hepsi dışarı çıktığında uzay en sondaki kabine kendini atmış fezanın yanına gitti.
Fezaya baktığındaysa bütün sözleri unuttu kardeşinin gözleri mora dönmüştü ve yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Gözyaşları enerjiyi atmanın bir yoluydu bu yüzden uzay yaşları durdurmaya çalışmadı biten yaşlarla normale dönen gözler kardeşine döndü. Şimdi uzaya mordan daha korkunç olan kızgın elalarla bakıyordu. Uzay fezayı sakinleştirmek adına konuşmaya başladı.
“Özür dilerim gerçekten beni görmesini bende istemezdim sadece gördü işte.”
“Uzay bahsettiğimiz kişi miraç senin lisenin başından beri kavgalı olduğun çocuk neler yapacağını düşünsene.”
“Bir şey yapmayacak feza en azından gücümüzü başkalarına söylemeyecek benim canımı yakmak istiyor ama bunu yaparken çevreyi kullanmaz gerçekten.”
“Uzay senin böyle güçlere sahip olduğunu bilirken çevre dışında başka bir şeyle seni senin canının yakamayacağını bilir.”
Uzay rahatsızca yerinde kıpırdandı rahatsızdı. Miraç tabiî ki de çevreyi kullanacaktı bugün yaptığı da buydu. Fezanın aklına girmişti. Feza uzay söylemeden düşüncelerini anlarken uzay konuşmaya başladı.
“Feza biz miraçla binevi bir oyundayız o büyücü olduğumu kabullenmemi istiyor ve ben tam olarak nasıl olduğunu anlamasamda oyunu kabul ettim belki oynama şans vermezsek bir şey yapamaz.”
“Vay kuralları falan da var mı oyununuzun kazanana ne veriliyor sıra falan var mı?”
“Aslında bilmiyorum henüz o kısmı konuşmadık.”
“Uzay dalga geçiyorum birde ciddi ciddi cevap veriyorsun off.”
“Özür dilerim ben sadece.”
“Oyunu oynamak istiyorsun demi?”
Uzay kafasını aşağ yukarı ve sağa sola aynı anda sallamaya çalıştı kararsızdı. Oynamayı istemiyordu ama oyundan çıkmakta istemiyordu. Feza uzayın saçma haline gülerken uzay bir daha konuşmaya başladı.
“Zaten güçlerimizi kanıtlayamaz kimse inanmaz biz sadece daha dikkatli olmalıyız.”
Feza kafasını olumlu anlamda sallarken uzay “hadi gidelim” dedi. Beraber kızlar tuvaletinden çıkarlarken uzay fezanın güvenin eskisi gibi olmadığını hissedebiliyordu ama elinden şuan için bir şey gelmiyordu. Her şeyin ilacı olduğu idea edilen zamana güvenip iyleşmesini beklemek elindeki tek çareydi. Tek çareyi çaresizce kabul ederken kalbi onu bu çaresizliğe sokan miraçtan nefret etti.
Sınıfa girdiklerinde kızların nefret mertin merak miraçın alaylı bakışlarına maruz kaldılar. Sıralarına geçtiklerinde mert feza ve uzayın yanına geldi. Önlerindeki sıraya ters bir şekilde otururken gözleriyle uzay “fezaya ne oldu?” diye sordu uzaysa “önemli değil” diyip soruyu attı. Mert uzay önemli değillerine güvenmediğinden bakışlarını fezaya yöneltti feza “boşver” diyince olay mert için önemli değilden bilmemen gereğe terfi etti. Başıyla sessizce onaylarken soruyu sorgulamamaya karar verdi.
Öğlene kadar olan dersleri iki kardeşte dinlemedi. Tuhaf olansa fezanın kardeşine olan kızgınlığı dinmiş hatta yarışta kardeşinin kazanması için plan kurmaya dahi başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyücü (boyxboy)
Teen FictionEn iyi yalancılar bile sırlarını bir düşmana verebilirler.