9.bölüm: Gülüş

909 73 13
                                    

Her sabah başkasının kaldırmasıyla uyanan uzayı uyandıracak olan kişinin uyanmaya niyeti yoktu. Böyle bir durumdada okula gecikmek kaçınılmazdı eğer anne kişisi olmasaydı.

Ah anne kişisi hep bölerdi bu uykuları hep uyandırır ve hep yollardı okula. Ne gerek vardı uyanmaya ya da okula? Yoktu gerek falan yoktu. Lakin anne bu neyin  gerekli olduğunu neyin gereksiz olduğunu en iyi o anlıyor nasıl anladığınıysa herkesten saklıyordu. Üstelik “5 dakika daha” lafına asla kanmıyordu. Off bu anne kişileri hep böyle mi oluyordu?

“feza uzay kalkın artık”

2 yorgun beden “uykumuz var bırak bizi supreme lider” diye mırıldandı. Annesi duymadı duysada bırakmazdı. Off hani anneler çocuklarının halinden anlardı? Niye anneleri gecenin bir saati kamera yerleştirmek için güçlerini kullandıklarını ve eve geç geldikleri için az uyuduklarını anlamıyordu çok mu zordu?

“Feza uzay ikiletmeyin beni bir daha söylemeyeceğim kalkın artık”

2 mutsuz beden “peki anne” diye yataktan kalktı çünkü ikilinin emin olduğu bir şey vardı eğer bir anne kişisi “ikiletme” kelimesini kullandıysa ardından gelecek bütün kelimeler  ve eylemler stephen king’in kaleminden çıkmış sahnelerdir korkunç ve gerilim dolu sahneler.

Işık hızı neymiş dercesine hazırlanan kardeşler kıyafetlerini giymiş çantalarını hazırlamış arabaya binmişlerdi bu arada ciddi ciddi ışık hızı neydi? Hazırlıkları halleden ikilinin tek eksiği vampir filmlerinde başrolunu kazanmalarına sebebiyet verebilecek kadar korkunç olan gözaltlarıydı.

Okula geldiklerinde annesi çocuklara bakıp güldü. Gülme anne. Çocuklarının bu halinin suçlusu sensin. Annesi “günaydınlar size” derken gülüşü her saniye genişliyordu. çocuklarının hızlıca arabadan inip okula yönelmesinin de sebebi bu gülüştü.  Uzay ve feza koşar adımlarla sınıfa girerken müdüre yakalanmamanın verdiği mutluluk tarif edilemezdi.

Sıralarına yerleşirlerken uzay kafasını sıraya koyup gözerini yumdu ve birkaç ders kimsenin ona dokumamasını umdu. Feza da uzaya benzer bir şekil aldı ardından benzer umudu kalbine yerleştirip gözlerini yumdu.

Ah uyku güzelim uyku en çok özlenen en çok aranan en çok anılan sensin kuşkusuz insanlar seni mumsuz ararken bir de seni kaçıranlar var. Saydığımız koyunları yiyen kurtlar onlar kahveler ve lambalar bunları birinci sanırdı uzay ancak şimdi birincinin miraç olduğunu anlıyordu dünün intikamını falan mı alıyordu?

“hocam henüz uzay hiçbir soruyu çözmedi”

Miraçın sözüyle kimya hocasının gözleri uzayınkilerle buluştu ardından hoca “uzay kalk tahtadaki soruyu çöz.” dedi. Uzayın dersleri kötü değildi anlar ve hatta anlatırdı ama bütün bunlar uykusunu almış olan uzay için geçerliydi uykusuz olanı sormayın onun durumu fena.

Uyuşuk adımlarla tahtaya ulaşan uzay soruya baktı, soru ona, miraç uzaya, feza sıraya, hoca tahtaya ve diğer herkes mol kavramının oluşturdu boşluğa. Uzun bakışma hocanın “evladım çöz artık soruyu zor değil” sözüyle kesildi.

“Hocam ben pek anlamadım bu konuyu”

“anlamadığınızda söyleyin anlatayım”

“genel olarak molu anlamadım”

“geçti artık o konuyu nasıl anlatayım”

“haklısınız hocam”

“neyse sen geç yerine otur anlayan var mı soruyu”

Miraç elini kaldırıp “ben yaparım” dedi. Hoca kabul ederken miraç soruyu çözdü. Hoca “aferin okul sonu etütlerine kalmıyorsun sen değil mi?” dedi.

Büyücü (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin