20. bölüm: 1 gün

671 52 3
                                    


Bu bölüm içinde pek olay yok ana olay öbür bölümde gelecek bu bölüm daha çok eğlence için yazılmış gibi oldu. Diğer bölüm tahminen haftaya bu gün gelir. Neyse olaysız bölümümüzde iyi eğlenceler dilerim, hoşça kalın.



Miraç’ın burnuna güzel yemek kokuları gelirken gözlerini açtı. Dün gece konuşmalardan sonra herkes uyumuştu şuan ise özgür oldukları o tek gündü. Güzel geçmesi için yataktan kalkıp mutfağa gitti.

Uzay bir şeyler hazırlarken feza mert'le sohbet ediyor selim’se uzay'a yemek hakkında bir şeyler sorup sofrayı kuruyordu. İçeri giren miraç’la 4’lünün gözler miraç’a döndü. Selim “uykucu” derken feza “şükür uyandı” diyor uzay’sa sadece sevdiğine bakıp gülüyordu. Miraç sözlere karşılık vermezken sevdiğinin gülüşüne verdi. Uzay gibi gülüp yanlarına gitti.

Herkes sofraya otururken uzay yemekleri getirmişti. Miraç uzay’ın bu haline gülüp “bütün işi uzay’a mı yaptırdınız?” dedi. Uzay isyankar bir tonla “evet hiç yardım etmediler” diye atıldı soruya. Mert ve feza uzay’ın isyanına gülerken selim “ben sofrayı kurdum” diyerek kendini savunuyordu.

Tuhaftı, ilk defa kavga etmeden yan yana duruyor aynı sofraya oturuyor ve hatta gülüyordu. Zaman garipti nelere şahit bırakıyordu?

Miraç yanına oturan uzay’a sessizce yanaşıp kulağına fısıldadı.

“birlikte yaşamaya başladığımızda kahvaltılar senden”

Uzay denilenle kızarırken “bulaşıkları sen yıkarsın” dedi. Utansa da geri durmak yoktu. Yemekleri yapsa dahi bulaşıklara dokunmazdı miraç’ın haberi olsundu.

İkili kendilerine göre sessiz bir konuşma yapıyorlardı. Lakin bu sessizlik sadece kendilerine göreydi zira masadaki diğer herkes bunun sessiz olmadığını biliyordu. Baya baya duyuyor şahit oluyorlardı.

Selim: “aynen zaten hiç derdimiz yok tek dert bulaşık.”

Mert:“off siz de ne vıcık bir ilişki olmuşsunuz.”

Feza: “birlikte yaşamak? Ben uzay’ı bırakmıyorum haberin olsun siz birlikte kalırsanız bende gelirim.”

diyordu. Uzay ve miraç denilenlerle ses tonlarını düşürürken kahkaha attılar. Keşke şuana hapsolsalardı gülüşleri sonsuz kalsaydı.

Sofra toparlandıktan sonra hepsi beraber nehre koştular. İç çamaşırları ile nehre girerlerken herkes aynı şeyden şikayet ediyordu.

Su soğuktu.

Feza suya girdiğinde soğuğu bir kenara bırakıp mora dönmüş gözlerini açtı ardından uzay’a

“uzay hemen suya girip gücü serbest bırak harika bir şey her şeyi hissedebiliyorsun.”

dedi. Uzay meraklanıp suya girdi ardından bedeninde dolanıp duran enerjiyi etrafa sardı.

Akan suyu, suyun içindeki balıkları, balıkların yedikleri yosunları, yosunların sardığı taşları, taşların altına gizlenen yengeçleri ve etrafındaki her şeyi bir bütün gibi hissediyordu uzay hepsinin arasında mükemmel bir iletişim vardı. Ve kendi bu bütünün küçük bir parçasıydı. Hepsiyle beraber ve de hepsinden ayrı çok farklı bir parçaydı.

Gözlerini açıp arkasına baktı herkes gülüyor özgürlüklerini kutluyordu. Bir kişi hariç

Mert

Korkarak bakıyordu uzay’a onu güçlerini kullanırken gördüğü ilk günkü gibi korkarak ve anlamsızca. Uzay bakışlarını mert'ten önüne çevirip enerjisini atmaya çalıştı. Bu gün kimse ondan korkmamalıydı.

Büyücü (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin