Miraç kolilerin arasından çıkmaya çalışırken uzay miraçın kurtulmak için kenara attığı kolileri üstüne fırlatmaya devam etti. Miraç çabasının anlamsız olduğunu anlayarak hedefini kurtulmak yerine uzayı sakinleştirmek olarak değiştirdi.
Koliler havada uçarken miraç sesini uzaya duyurmak için “Sakin ol.” diye bağırdı. Duyduğu şeyle uzay kontrolu dahada kaybederken miraç zorlukla ayağa kalktı. Uzay bir koliyi daha üzerine fırlatmadan koşar adımlarla uzayın yanına gidip kollarını uzaya sardı.
Uzay yapılan hamleyi anlamazken kulaklarında “özür dilerim fezayı suçlamamalıydım onu kullanmak istemedim sakin ol.” diyen sıcak bir nefes hissetti. Sakinleşmeye başlarken havada uçan koliler yere düştü sahip olduğu eneriyi daha fazla bedeninde tutamayacağına karar veren uzayda yere düşen koliler gibi yere yığıldı.
Sarılı olduğu kollarda uzayla beraber yere inerken tek bir saniye bile ayrılmadı. Miraç yüzünü uzayın yüzüne yaklaştırıp kollarını uzaydan tam ayırmadan ellerini uzayın yüzüne getirdi. Miraç bütün bunları yaparken uzayın tek yaptığı morlarını korkmadan karşısındaki mavilere dikmek oldu.
Maviler onun morlarında kaybolurken ilk defa savaş veya yarış amacı gütmüyordu tek istediği morlara bakmaktı biraz daha belki birçok daha. Mavilerin sahibi “özür dilerim feza yapmadı bunu tamam mı?” derken sesi hiç yükselmemişti. ikisi arasında bir fısıltıydı onlardan başka kimsenin duyamayacağı bir fısıltı uzaysa “gerçekten feza yapmadı o bana söz verdi evde kaldı.” dedi miraç anlayışlı bir şekilde gülerken “tamam.” dedi. Denilen kelime basitti ve hatta hiçbir şey ifade etmiyordu ama bu tek kelime uzayı sakinleştiriyordu. Uzay derin bir nefes alıp gözlerini kapadı ve kafasını hemen karşısındaki kafaya yasladı. Şimdi iki yüz birbirine çok daha yakındı uzay teniyle örtüğü morları yok etmeye çalışıyor bedenindeki enerjiyi yok etmeyi amaçlıyordu miraçsa bir nefes uzağında morları kapalı nefes alan çocuğu izliyordu.
Bir müddet orada öylece kaldılar ne uzay gitmek istedi nede miraç ikiside yerinden memnun ikiside huzurluydu. O bir müddetin sonunda da ortaya atılan ses gitmeyi değil kontrolu amaçlıyordu.
Uzay gözlerini açtı gözlerini açtığı anda karşılaştığı mavilere biraz şaşırsada belli etmedi sanki gözleri kapalıyken sadece onu izlemiş gibiydi maviler. Uzaysa bunu düşünmek için güzel bir an olmadığına karar verip “geçmiş mi?” dedi. Miraçın ne diye sormaya ihtiyacı yoktu zaten karşısındaki mor gözler cevabı veriyordu bu yüzden sadece “hayır” dedi.
Uzay rahatsızca kıpırdanırken tek çareyi fezayı bulmakta buluyordu. Enerjisini atmak için onu yardımcı olabilecek tek kişi oydu ayağa kalkmayı hedeflerken miraçın dizlerine düşmüş ellerine baktı. Aklına gelen fikirden utansada beyninin bir yanı denemesi için elinden geleni yapıyordu.
O karasız bir şekilde miraçın ellerine bakarken miraç “gözlerinin geçmesi için elimden gelen bir şey varsa yapabilirim.” dedi sesi ilk defa bu kadar ciddi çıkmıştı. Üstelik uzay fark ediyordu sesinde acıma yoktu sadece saf yardım duygusuydu.
Uzay deneyeceği şeyin saçma olduğunun farkındaydı ama yinede umursamadı zira şuan saçma bir şey yapmak bu sesi reddetmekten çok daha cazipti.
Miraçın ellerini elleri arasına alıp gözlerini tekrar yumdu. Feza dışında hiç kimse uzayın enerjiden kurtulmasına yardımcı olmamıştı. Annesiyle birkaç kez denemiş lakin başarılı olamamıştı. şimdide yaptığı büyük ihtimalle annesi ile yaptıklarına benzeyecekti yinede karalıydı bir sonuca ulaşamasa bile miraçın ellerini tutucaktı. Yoksa çok mu yanlış hesaplamıştı kar değil zararda mıydı? Uzay o an işlemi yapamadı zaten oldum olası kar zarar problemlerinde başarısızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyücü (boyxboy)
Teen FictionEn iyi yalancılar bile sırlarını bir düşmana verebilirler.