16.bölüm: Mavilerde boğulmak

807 59 2
                                    

Yarın olmuş okula gidilmiş öğle arası gelmiş ve hatta okul bitmişti bütün bu geçen zamana rağmen Uzay hala Miraç’ın evine gitmek adına bir hamle yapmamış, yapamamıştı. Ne diyecekti? “beni evine götür yiğidim” fazla mı saçmaydı? Uzay’ın aklına gelen en iyi teklif cümlesi buyken susması şaşırtmıyor ve hatta susmadığı takdirde feza ve mert tarafından susturuluyordu.

Eve girme dışındaki diğer işler hallolmuştu. Feza evin yakınlarında olacak uzay'a yardım edecekti.
Okuldan ayrılırlarken uzay koşar adımlarla miraç’a yetişip durdurdu. Miraç şaşkın bir şekilde uzay’a bakarken “ne oldu?” diye sordu. Uzay’ın utancından yanakları bir parça kızarmışken konuşmaya başladı.

“dün sen bize geldin bugün ben size geleyim”

“neden?”

“senin dünkü sebeplerinle aynı.”

Miraç gülümseyerek uzayı izlerken “gel” dedi dünkü uzay gibi sessizce ve mırıldanarak.

Miraç’ın evine gidip odasına girdiklerinde miraç kahkaha attı. Zira Uzay yol boyunca konuşmamış sessizce miraç’ı takip etmişti bu normal miydi bilinmez lakin miraç’a çok tatlı görünmüştü. Uzay miraç’a “ne diye gülüyorsun?” diye çıkışırken miraç’ın kahkahaları arttı.

Kahkahaların arasına “çok tatlısın”ı sıkıştırdı. Uzay'ın duymayacağı düşünülerek söylenmiş bu kelime düşünülene uymamış Uzay’a ulaşmıştı. Uzay duyduğu sözle daha da utanırken geliş amacını unutmamış lakin amaçtan biraz sapmıştı. Miraç’ın gülüşüne kapatırken dudaklarını beklenmedik anda sıcak dudaklarla karşılaşan miraç uzay kadar şaşkındı. Geri çekilme isteği ikisinin kitabında da yazmadığından dudaklarını ayırmak için nefessiz kalmayı beklediler. Çok şükür ikisi de o nefese muhtaçtı da arada bir ayrılıyorlardı. Ayrıldıkların da miraç uzay'ı arkalarındaki koltuğa sürükleyip yatırdı uzay yine yönergelere uyarken feza’yı unutmuştu.

Şuan uzay'a “kardeşin bekliyor seni” deseniz bile alacağınız tek cevap “5 dakika daha” olacaktı zira bu dudaklar uyku gibiydi ayrılmak zahmetli sahip olmak bazen zor bazen kolay  yokluğuysa ölümdü. Uzayın şuan ki psikolojisiyse ölmemek üzerine kuruluydu ölmesin hep yaşasındı bu dudaklarda bir belki iki nefes daha.

Uzay’ı uykusundan koparan hep feza olmuştu uykunun türü değişse dahi ayıran kişi değişmiyordu. Uzay bedenine yollanan enerjiyle gözlerini açtı büyük ihtimalle feza çevrede boş boş dolanmaktan sıkılmıştı ve artık bir şeyler yapmasını söylüyordu uzaya. Enerji onu en güzel uykudan koparırken miraç'tan ayrıldı.
Uzay gözlerini açıp miraç’a baktığında miraç’ın gözlerinde korku endişe vb bütün duyguları gördü. Ardından miraç’ın “gözlerinin rengi değişmiş” diyen sesi odaya yayıldı.
Uzay kafasını hızla başka yöne çevirirken düşündü feza enerjiyi fazla yolladığından mı yoksa miraç yüzünden kontrolu kaybettiğinden mi değişmişti gözleri?

Bu düşünce beynine yer edinirken başka bir problem uğradı uzay'ın zihnine “şuana kadar gözlerinden hiç korkmayan ve hatta seven miraç niye şimdi böyle bakıyordu uzaya? Korkmuş muydu?” bu problem uzayı üzerken gözlerinin eski haline dönmesi için bildiği her tanrıya dua etti. İstemiyordu miraç’ın kendinden korkmasını istemiyordu. Sevmesini istiyordu uzay onda bu kadar boğulurken miraç'ın sudan korktuğuna şahit olmak istemiyordu.

Uzay gözlerini sıkı sıkı yummuşken miraç uzayın önüne gelip ellerinden tuttu. Ardından konuştu.

“depoda gözlerinin değişmesi için bir şey yapmıştık bir daha yapalım çabuk olalım hadi uzay!”

Uzay miraç’ın gözlerini bu kadar değiştirmek istemesine daha da üzülürken canı yandı keşke sahip olmasaydı bu gözlere ve sevseydi miraç onu korkmadan özgürce.

Büyücü (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin