18.bölüm: 2. perde

698 55 12
                                    

Kuşkusuz en ucuz ve en çok izlenen tiyatro “hayat” denilen bu oyundur. Ve her oyunda olduğu gibi bunun da klasikleşmiş bir repliği vardır.

seni seviyorum”

Her oyuncuya bir kere uğrar bu replik. Ve her oyuncu bir suflöre ihtiyaç duymadan söyler bunu. Herkes daha senaryoyu okumadan ezberlemiştir. Herkes söylemesine söyler bilmesine bilir de söyleme şekilleri çok değişir kimi düşünmeden bir anda söyler kimi rahat bir havayla öylesine kimiyse içinden birçok kere.

Miraç’ın yaşadığı da buydu içinden sayıklıyordu repliği. Tartışmasız bu tiyatronun en kötü oyuncularındandı Miraç. Yalan söylemekte ve rol yapmakta kötüydü bu su götürmezdi lakin miraç gerçekleri söylerken asıl senaryoyu oynarken bile başarısızdı. Tek replikti denmesi gereken ama bir türlü söyleyemiyor.

Miraç gözlerini yumup tiyatroyu unuttu. Sahneyi, izleyenleri hepsini sildi zihninden. Aklında kalan tek şey bu sözden sonra ilk perdenin kapanıp 2.sinin açılacağıydı. İkinci perdenin ilkinden daha güzel olup daha az hata yapacağını umarak bir hamle yapıp uzay'a yaklaştı elini uzay’ın ensesine atıp uzay’ı kendine çekti dudaklarını dudaklarına değdirip sessizce söyledi kelimeyi.

“seni seviyorum”

Denileni ikisi de duymadı lakin ikisi de dudakların hareketinden hissetti. Ne sıcak ne güzel bir sözdü. Miraç gözlerini meraka karışık korkuyla açarak uzay'a baktı. Uzay gözlerini kapamış duruyordu karşısında. Miraç ellerini uzayın yüzüne götürüp yanaklarına yerleştirdi ardından hasret kaldığı dudaklara “sıra sende” diye mırıldandı.

Uzay Miraç’ın sözü ve hareketlerine hafifçe gülerken hala yapışık olan dudaklarının üstünden “bende” dedi. Uzay kolaya kaçtı miraç da zorlamadı. Zira miraç sevdiğinin kendi kadar zor diyeceğini biliyordu bu iki kelimeyi. Uzay’ın zorlanmasını istemediği için “bende”sini kabullendi. Hem bu “bende” Miraç’a bir ömür yeterdi.

İtiraflarla tekrar sığındı dudaklar birbirine. Konuşulması gereken hamleler ve oyun sonraya kalmıştı. Dudaklar bir özlemini gidersin elbet onlara da sıra gelirdi. Ayrılan dudaklarla Miraç suçlu ve suçlayıcı bir sesle konuşmaya başladı.

“uzay ben yaptığın hamlede sonra sinirlendim ve hamlemi yaptım”

Uzay bir adım gerilerken korkuyla “hamlen neydi?” diye sordu. Miraç gözlerini kaçırırken sevdiğinden mırıldandı.

“selim’in öğrendiği bir şeyler vardı bir de babamın notl-“

“miraç sadede gel babana falan söylediysen gerçekten biteriz.”

“annene öğrendiklerimi yollayıp tehdit ettim biraz”

“siktir sen ciddi misin?”

Miraç utançla sallarken başını uzay “öleceğiz” diye mırıldanıyordu. Annesinin en önemli kuralı buydu:

Kimsenin bir şey öğrenmemesi ve normal görünmek.

Bu kuralı birkaç kişinin her şeyi öğrenmesiyle çiğneyen uzay annesinin tepkisini ve yapacaklarını kestiremiyordu. Uzay depoda volta atmaya başladığında Miraç “belki o kadar laf etmez” dedi. Uzay ateş saçan gözlerle Miraç’a döndüğünde Miraç sustu.

Uzay hızla depodan çıkıp sınıfa giderken Miraç’a “feza’ya söylemeliyim” dedi. Koşar adımlarla sınıfa girdiğinde feza bir sorun olduğunu anlayıp uzay’ın yanına gitti uzay feza’yı sürükleyerek yangın merdivenlerine götürdü ardından korkuyla başladı konuşmaya.

“sıçtık”

“babasına söylemiş off bizden habe-“

“annemizi tehdit etmiş”

Büyücü (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin