Mektubu okuduktan sonra Jungkook'u aradım.
Tek çalışta açtı bekliyormuşcasına.
-Noldu. Yine ne işin düştü bakalım kedi surat.
-Aşk olsun ama tavşan surat. Ben seni sadece işim düştüğünde mi arıyorum?
-Tamam neyse. Ne oldu bakalım.
-Seninle konuşmam gerek bizim evin yanındaki kafeye gelir misin?
-Ne konuşacaksın ki?
-Telefonda konuşulası bir şey değil. Görüşmemiz gerek.
-Tamam 5 dakikaya oradayım.
-Tamam bekliyorum seni.
Jungkook ile konuştuktan sonra evden çıktım ve kafeye doğru gittim.
Kapıyı açıp içeri baktım.
Hala gelmemişti.
Gidip boş bir yerde oturdum ve bekledim.
Birden yanıma gelmesiyle irkildim.
"Salak sen ne yapıyorsun? Kalbime inecekti az kalsın."
"Korkuttum mu seni kedi surat?"
"Buraya ben seni ciddi bir şey konuşmak için çağırdım şakanın sırası değil."
"Tamam. Hadi şu ciddi meseleni konuşalım."
"Bak annem bana bir mektub bırakmış. Bunu oku. Bunlar gerçek mi?"
Jungkook mektubu aldı ve okumaya başladı.
Okuduktan sonra mektubu bana geri verdi.
"Bunlar doğru mu?" diye sordum.
Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Evet bunların hepsi doğru. Senin bir abin var ve onun yerini ben biliyorum. Senin konuna gelecek olursak bende senin yaşında olduğumda vampir olmuştum. Sende şimdiden vampirleşme başladı. İki gün sonra vampir konseyine gittiğinde vampir olarak gideceksin kısaca."
"Şimdi ben iki gün sonra vampir mi olacağım?"
Başını evet anlamında salladı.
"İyi de ben daha hazır değilim ki."
"Ben de hazır değildim. Merak etme zor bir şey değil. Seokjin hyung sana öğretecek."
"Ben onu nereden bulacağım bilmiyorum ki?"
"Ben sana yardım edeceğim."
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim kedi surat."
Dedi ve eliyle burnumu sıktı.
Jungkook ile biraz daha sohbet ettik.
Sonra eve gitmek için kalktık.
Jungkook beni eve bıraktı.
Artık akşam olmuştu bu gün çok yorulmuştum.
Eve gelir gelmez odama çıktım ve uyudum.
Sabah okula gitmek için erken uyandım.
Hazırlandıktan sonra okula gittim.
Bizimkilerle selamlaşırken Taehyung'u görmedim galiba bu gün gelmeyecekti.
Sınıfa gittik ve ders başladı.
Artık 5 ders geçmişti sonuncu derse girecektik.
Birden telefonuma mesaj geldi.
Mesaj atan Taehyungdu.
Tae:Çıkışta sizin eski evde buluşsak olur mu?
Konuşacaklarım var.
(Görüldü)
Soo:Tamam buluşalım.
Şimdi bu beni neden çağırıyor ki acaba ne konuşacak?
Sonuncu ders bitti ve ben hemen eşyalarımı topladım ve okuldan çıktım.
Eve geldim ve içeri girdim.
Tae hala gelmemişti.
Telefonumu mesaj atmak için çıkarttığımda Tae geldi.
"Merhaba Soo."
"Merhaba Tae. Ne konuşacağız?"
"Nasıl başlasam bilmiyorum."
"Offf. Tae çatlatma adamı hadi söyle artık."
"Tamam. Bak şimdi ben yarın gidiyorum. Geri döner miyim onuda bilmiyorum. Belki de hiç geri dönmem."
"İyi de nereye gidiyorsun?"
"Uzak bir yere gidiyorum. Yani kısaca sana veda etmeğe geldim."
"Bir daha dönmeyecek misin?"
"Bilmiyorum. Dönede bilirim dönmeye de bilirim."
"Neden okula gelmedin?"
Aramızdaki mesafe çok azdı. Biraz daha yaklaşırsak dudaklarımız bir birine deyecekti.
"Artık okuldan çıktım. Senden son bir kez bir şey istiyorum."
"Ne istiyorsun."
Yavaşca yaklaştı. Ben ne olduğunu algılamaya çalıştığımda artık dudaklarıyla dudağımı kapatmıştı.
Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Neredeyse yerinden çıkacaktı.
Anlamadığım bir istekle ona karşılık verdim.
Resmen ilk öpücüğümü sevdiğim insana veriyordum.
Bu çok güzel bir histi.
Sanki buludun üstündeydim.
Eliyle elimi öyle sıkı tutmuştu ki sanki bir daha bırakmayacakmış gibi.
Nefesimizin kesilmesiyle dudaklarımızı ayırdık.
Alnını alnıma dayadı.
Sonraysa ince kollarını belime doladı.
Bende boşta kalan kolumu onun boynuna doladım.
Kokusu bolca içime çektim.
"Gitmesen olmaz mı?"
Dedim sadece onun duyacağı tonda.
"Üzgünüm."
Dedi ve sonra dudağıma kısa bir öpücük kondurdu.
"Seni Seviyorum." dedi kısaca ve birlikte olan elimizi ayırdı.
Sadece arkasından yalnız benim duyacağım şekilde "Bende." diye bildim.
Resmen yere çöküp çocuk gibi ağlamaya başladım.
Keşke gitmeseydi....
Keşke......
Sevgilerle AnGel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Singularity || KTH ✓
Vampireangst! Beni yanlızlığımdan kurtardığın için teşekkür ederim vampirim. Başlangıç: 30.06.2019 Bitiş: 03.01.2020