Thank you

984 89 17
                                    

Soo Bin'den

Korkuyordum.

Ona zarar vermekten korkuyordum.

Güçlerimi onun üzerinde deneyip ona zarar vermek istemiyorum.

Çünkü onu seviyorum.

Ona bir şey yaparsam vicdan azabı çekerim.

"Taehyung ben bunu yapamam."

"Soo Bin. Merak etme. Bana bir şey yapmazsın. Sen vampir konseyi üyelerinin mantığıyla oynayan bir vampirsin. Onlara zarar vermedin bana mı zarar vereceksin?"

"Taehyung. Ben istemeden birinin hafızasından kendimi sile biliyorum. Hatta bir anıyı bile sile biliyorum. O gücümü kontrol edemiyorum."

"Sende bu güç ne zaman oluştu."

"Hapishanede öğrendim."

"Tamam. Ama lütfen yap. Bana zarar vermeyeceğinden eminim."

"Bunu sen istiyorsun diye yapıyorum. İnan yapmak istemiyorum. Şimdi ne yapmam gerek?"

"Şimdi bana istediğin bir şeyi yaptır."

"Tamam."

Gözlerimi Tae'nin gözlerine kilitledim.

Elini tuttum.

Bir anlık Tae hareketsiz şekilde öylece durdu.

Elimi çektikten sonra bana tanımıyormuş gibi bakmaya başladı.

"Tae. İyi misin?"

"Sende kimsin?"

Dedi ve geri geri gitmeye başladı.

"Tae. Benim Soo Bin."

"Seni tanımıyorum."

"Nasıl yani tanımıyorum?"

Onun beyninden kendimi silmiş olamam.

Ben ne yaptım böyle ya?

"Tanımıyorum işte anlasana. Çocuklar nerede?"

Neden bağırıyordu böyle ya?

"Hyung ne oldu?" dedi Jungkook.

"Jungkook bu kim?"

"Hyung o Soo Bin. Senin kız arkadaşın benim kuzenim Seokjin hyung'un kız kardeşi."

"Ben tanımıyorum."

"Nasıl yani?"dedi Jungkook.

"Hafızasından sildim kendimi."

Dedim ve ağlamaya başladım.

"Ne yaptın?" dedi abim telaşla.

"İsteyerek yapmadım. Ben ona söyledim. Sana zarar veririm. Hala kontrol edemiyorum güçlerimi. İnatla yap dedi."

"Tamam ağlama Soo." dedi JiJi.

Artık dayanamadım JiJi'e sarılıp daha çok ağlamaya başladım.

"Ben şimdi ne yapacağım?"

"Bir yolu vardır elbet. Şimdilik dağılalım."dedi abim.

Ayağa kalktım ve yürümeye başladım.

"Soo Bin nereye gidiyorsun?"diye sordu abim.

"Eski eve gidiyorum. Kafamı dağıtmam gerek."

"Tamam."

Her kesi arkamda bırakarak eski eve doğru gittim.

Ağlamak istiyordum.

Bir insan nasıl kendini sile bilir ya.

Galiba benim kaderimde bu varmış.

"Bilerek yapmadığını biliyorum."

Arkamdan gelen tanıdık sesle irkildim.

Gelen Chanyeoldu.

"Chanyeol? Senin burada ne işin var?"

"Buradan geçiyordum uğrayayım dedim."

"İyi yapmışsın."

"Soo Bin. Seninle konuşmam gereken mesele var."

"Ne hakkında?"

"Hatırlıyor musun? Ben sana hapishanede güçlerimin istediğim eşyayı hareket ettirmek olduğunu söylemiştim."

"Evet."

"Aslında sana yalan söyledim. Benim asıl gücüm geleceği görmek. Ve bunun olacağını bildiğim için buraya geldim. Sana yardım etmek için."

"Gerçekten mi?"

"Evet. Güçlerini kontrol edene kadar sana yardım edeceğim. Sen mantığı bozma gücünü kullana biliyorsun. Bu yüzden bunu öğrenmene gerek yok. Ama hafıza silme gücünü öğrenmene sana yardım edeceğim hatta hafızanı yerine getirmeyi de. Ama bir şartım var."

"Ne şartı?"

"Bu gücünün olduğunu kimseye söylemeyeceksin."

"Tamam. Peki o zaman iki gün sonraki yarış da ne yapacağım?"

"Ona kadar Taehyung'un hafızası hala gitmiş olacak. O seni hatırlayana kadar onunla arkadaş gibi davran."

"Tamam. Bir şey sora bilir miyim?"

"Evet sora bilirsin."

"Taehyungla arkadaş olmadığınıda mı yalan söylemiştin?"

"Evet. Aslında biz Tae ile çocukluk arkadaşıyız. Çocukken çok yakın arkadaştık. En azından vampir olana kadar arkadaşlığımız sürdü. Sonra vampir olduktan sonra bağlarımız koptu. Böyle bir birimizi gördüğümüzde selam veriyoruz. Ama eskisi gibi yakın değiliz."

"Neden eskisi gibi yakın değilsiniz?"

"Bilmiyorum. Benden uzaklaştı bu yüzden bende uzaklaşmak zorunda kaldım."

"Teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Her şey için."

Sevgilerle AnGel.

Singularity || KTH ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin