I'm sorry, my eyes

777 77 18
                                    

1 ay sonra

Soo Bin'den

Amerikadan döneli bir ay olmuştu.

Bu bir ay içinde eski evimizde kalıyordum.

Ama anlamadığım bir şey var.

Nereye gitsem ya abim ya Tae ya da Chan benimle geliyordu.

Onlarla gittiğimde ise çabuk olmamı söylüyorlardı.

Neden böyle yapıyorlar bilmiyordum ama arkamdan bir işler çeviriyorlar.

Buna adım gibi emindim.

Yakında çıkar kokusu.

Evde kimse yoktu.

Evde boş boşuna oturuyor telefonla uğraşıyordum.

Telefondada bir şey bulamayınca evden çıkmaya karar verdim.

Odama gidip üstümü değiştirdim ve evden çıktım.

Bizimkilerin her zaman buluştuğu yere gittim.

Hararetli bir şekilde sohbet ediyorlardı.

İlk önce ses çıkarmadan bir ağacın arkasına saklandım.

Birden Chan söze atladı.

"Bakın. Konuştuklarımızın hiç birini Soo Bin'e söylemiyorsunuz. Aramızda kalıcak. Eğer Soo Bin öğrenirse ne yapacağınızı biliyorsunuz."

Sonra onun arkasınca Min Ji söze atladı.

"Ben şimdi anlamadım. Neden Soo Bin'e morfem olduğunu söylemiyorsunuz?"

Ne dedi ne dedi?

Ben morfem miyim?

Şok içindeydim.

Bu olamazdı.

Hayır bu olamazdı.

Sonra birden Yoongi söze atladı.

"Bak hayatım. Bu karşı grup var ya. Oradakiler morfemlerin yaşamasını istemiyorlar. Nerede gördüler öldürüyorlar. Soo Bin'in annesinide morfem olduğu için öldürmüşlerdi. Şimdi eğer Soo Bin'i bir yerde görseler onu öldürmekleri an meselesi. Bu yüzden Soo Bin'i yalnız bırakmıyorlar. Amerikaya gitmesi içinde Taehyung yalandan onu hatırlamıyormuş gibi yaptı. Hepsi Soo Bin'i buradan göndermek içindi."

Dediği şeyle gözlerim dolmuştu.

Ağlıyordum.

Annemi demek karşı grup öldürmüş.

Ve bunu bildikler halde bana söylemiyorlardı.

Ve bunca sene bana yalan söylemişlerdi.

Taehyung'un beni hatırlamama olayıda yalandı.

Neden hayatım yalanlarla doluydu ki benim.

"Peki neden Taehyung'a bir şey yapmıyorlar?"

"Çünkü benim kardeşim onlar tarafdan ve bana bir şey yapmamaları için kardeşim onları uyarmış."

Artık yerimde duramadım ve saklandığım ağacın arkasından çıktım.

Hepsi beni gördüğünde saklanmak için fare deliği arıyor gibilerdi.

"Demek bana yalan söylediniz değil mi? Hoşunuza gidiyor değil mi benim sizin gözünüzün karşısında acı çekmem?"

Hiç birinden ses çıkmıyordu.

Yanlız ben konuşuyordum ve yalnız benim hıçkırıklarım duyuluyordu.

"Chan. En çok ben sana güvenmiştim. Bana yalan söyleyeceğine inanamayacak derecede sana inanmıştım. Gerçekten bu kadar mı güvenilmez olduz."

Sonra dolu bakışlarımı abime çevirdim.

"Ya sen abi? Sende mi yalan söyledin bana? Neden soruyorsam artık? Çünkü siz hepiniz bana yalan söylediniz."

Ağlamam gittikce daha da şiddetleniyordu.

Yavaş adımlar Taehyung'un yanına gittim ve tam önünde durdum.

"Peki ya senin yaptığın? Ne kadar doğru? Ben senin için her şeyimi göze almıştım. Neden benim morfem olduğumu söylemedin? Neden annemin öldürüldüğünü söylemedin?"

"Soo Bin anlamıyorsun. Senin ne kadar ters bir kız olduğunu biloyoruz. Sen intikam alamadan rahat durmazsın. Bu yüzden sana söylemedik. Söyleyemedik."

"Ben en çok neye üzülüyorum biliyor musun? Senin beni parmağında oynatmana. Yalandan seni hatırlamıyorum demelerine. Nereden bilesin ki?"

Dedim ve arkama bakmadan ağlayarak oradan uzaklaştım.

Bunca yaptıkları şey haksızlıktı.

Benimde bir kalbim vardı.

Parça parça etmek haksızlıktı.

Eve girdim ve kapıyı kilitledim.

Sırtımı kapıya yasladım ve yerde oturup için için ağladım.

Çocuk gibi başımı iki dizimin üstüne dayayıp ağlıyordum.

Bir gün bile benim yüzüm güle bilecek mi acaba?

Yoksa ben sonsuza kadar ağlayacak mıyım?

Demek ki benim kaderimde bu varmış.

Kapı arkamdan çalınmaya başladı.

"Soo Bin. Aç şu kapıyı."

Kapıyı çalan Taehyungdu.

"GİDİN BAŞIMDAN. HİÇ BİRİNİZİ GÖRMEK İSTEMİYORUM"

Chanyeol ona ne dediyse sesini kesti ve gitti.

Sonunda gitmişti.

Özür dilerim gözlerim.

Ben sevdim sen ağladın.

Sevgilerle AnGel.

Singularity || KTH ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin