Soo Bin'den.
Taehyung gittikten sonra ne kadar orda oturup ağladığımı bilmiyorum.
Hava artık kararmıştı.
En iyisi babam merak etmeden eve gitmekti.
Çantamı aldım ve evden çıktım.
Ağlamaktan gözlerim şişmişti.
Eve geldim ve eve bakmadan odama çıktım.
Şimdi istediğim sadece uyumaktı.
Anca öyle rahatlardım.
Üstümü değiştirdim yatağa girip uyuyacaktım ki telefonum çaldı.
Telefonu söve söve elime aldım. Arayan tavşan surat Jungkookdu.
-Piç kurusu lanet herif. Ne var yine arıyorsun?
-Hop! Hop! Yavaş ol kedi surat. Ne oldu? Neden sinirlisin?
-Soruma soruyla cevap verme.
-Tamam. Kapıdayız gel aç kapıyı.
-Kapıdayız derken?
-Çok soru soruyorsun Soo.
-Tamam geliyorum.
Oflaya oflaya yerimden kalktım.
Ama aklıma Taehyungla birlikte gele bileceyi geldiğinde koşmaya başladım.
Üstümdeki pijamaları aldırmadan kapıya doğru gittim.
Biri Jungkookdu peki diğeri kimdi.
"Merhaba~" dedi Jungkook.
"Merhaba. Geçin içeri." dedim ve içeri geçmeleri için yana çekildim.
İçeri geçtik ve oturduk.
"Evet Kook. Arkadaşıla beni tanıştırmayacak mısın?"
"Evet. Tanıştıracağım. Bu Kim Seokjin."
Kim Seok Jin.
Seok Jin.
Jin.
"Ya kızım niye öyle mal gibi bakıyorsun. Abine sarılsana."
Dediğini yapıp sarıldım.
Boyu çok uzundu. Boynuna yetişemiyordum.
Şimdi anladım kime çektiğini.
Babamda çok uzun. Hatta babam bundan daha uzun.
Şimdiye kadar bir abimin olduğunu bilmiyordum.
Ama şimdi beni her şeyden koruyacak bir abim vardı.
Bu gerçekten çok güzel bir hissti.
Birden kapı çaldı ve koşa koşa kapıya gittim.
Kapıyı açmamla babamı gördüm ve ağzım kulaklarıma kadar gitti.
"Hoşgeldin babacığım. Gel sana sürprizim var."
"Ne sürprizi?"
"Gelince görürsün."
Babamı salona getirdim. Babam abimi gördüğünde yerinde donup kaldı.
Bu çok normal. Çünkü yıllarca görmediği oğlu şimdi evindeydi.
Anlamadığım bir hızla abim babama sarıldı.
Vampir olmak böyle bir şey mi acaba?
Diye düşünürken birden abimin sesini duydum.
"Evet vampir olmak böyle bir şey."
"Ben seslimi söyledim az önce?"
"Hayır. Sadece biraz düşüncelerini okudum diyelim. Bu arada seninle işimiz var. Yarın konseye vampir olarak gitmen gerek."
"Peki ben ne yapmalıyım."
"Senin bir şey yapmana gerek kalmadı. Çünkü sende kendi kendine vampirleşme başladı."
Dedi dişimi ve gözlerimi göstererek.
Hemen aynanın yanına gittim ve yüzüme baktım.
Gözlerim git gide kırmızılaşmaya başladı, köpek dişlerim ise daha belirginleşmişti, derimin rengi öncekinden daha çok solgun duruyordu.
Artık kendimi bir vampir gibi hiss ediyordum.
"Dışarı çıkalım mı?"
Dedi Jungkook.
"Bana uyar"dedi abim.
"O zaman bende varım." dedim.
"Umarım böyle gitmeyi düşünmüyorsun." dedi Jungkook.
"Tabi ki de böyle gitmeyeceğim geri zekalı. Üstümü değiştirip geliyorum."
Dedim ve odama çıktım.
Gitsem iyi olur. Biraz kafamı dağıtmış olurum ve bu gün olanları birazda unutmamı sağlar.
Üstümü değiştirdim ve aşağıya indim.
Birlikte dışarı çıktık.
"Hadi atla sırtıma." dedi Jungkook eğilerek.
"Sırtına mı çıkacağım?"
"Evet. Hadi atla."
"Tamam."dedim ve beline atladım.
Jungkook'un birden hızlıca koşmasıyla ağzımdan ufak bir çığlık çıktı.
"Jungkook yavaş."
Diye bağırdım.
Bu çocuk nasıl bu kadar hızlı koşuyor ya?
"Lan tavşan surat sen nasıl bu kadar hızlı koşuyorsun?"
"Vampir olduğumu hatırlatırım kedi surat. Seninde benden bir farkın yok."
Dedikten sonra durdu ve beni indirdi.
"Şimdi ben ne zaman böyle hızlı koşa bileceğim?"
"O sana bağlı. İstersen bir dene belki işe yarar."
"Tamam o zaman ben koşuyorum."
Dedim ve koşmaya başladım.
İlk başta yavaş koştum ama sonra birden hızlandım.
Hızlandığım da sinsice güldüm ve
"BEN ARTIK BİR VAMPİRİM."dedim.
Sevgilerle AnGel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Singularity || KTH ✓
Vampireangst! Beni yanlızlığımdan kurtardığın için teşekkür ederim vampirim. Başlangıç: 30.06.2019 Bitiş: 03.01.2020