Depressed

888 87 12
                                    

Soo Bin'den

Gözlerimi açamaya başladığımda önce bir etrafı süzdüm.

Tanımadığım bir yerdeydim.

Oturur pozisyona geldiğimde Chanyeol'u ve Hyo Eun teyzeyi gördüm.

Chanyeol'u anladımda Hyo Eun teyze burada ne arıyordu?

Birden Chanyeol'un yanıma gelmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp çıktım.

"Soo Bin. İyi misin? Beni çok korkuttun."

"İyiyim. Merak etme."

"Neden kan içmiyorsun?"

"Şey... Eee...."

"Ben söyleyeyim doktor hanım."

Chanyeol söze atlandığında söyleyemediyim sözüm yarım kaldı.

"Söyle bakalım Chanyeol."

"Şimdi bu geri zekalı, man kafalı, mal arkadaşım aşk acısı çekiyor. İki haftatır ağlıyor. Neymiş efendim Depresyondaymış. Bir insan ne kadar ağlar ya. Kız resmen delirdi. Gülünecek şeye ağlıyor. Ağlanılacak şeye gülüyor. Kafası yoktu şimdi hiç kalmadı. Geri zekalı."

"Ya neden bana öyle diyorsun? Ben konsey üyülerinin mantığıyla oynayan biriyim. Benim gibi zeki olmadığına göre çok şanssızsın."

"O yüzden seni iki ay zindana tıktılar. Zırıl zırıl ağlıyordun. Elinden kafam şişmişti. Adamcığazlar senden nasıl korkuyorlarsa seni yanlarına çağırdıklarında yüzlerine bakmana izi vermiyorlar."

"Kıskanıyorsun beni."

"Buna bak sen ya. İki dakika önce ağlıyıp bıyılan bu değilmiş gibi şimdu de bülbül gibi ötüyor. Seni buraya getirende kabahat. Ne diye seni buraya getirdim ben ya. Teşekkürün bu mu?"

"Off. Yeter artık çocuklar. Kavaganızı dışarda yaparsınız."

"Ama Eun teyze-"

"Sen hiç konuşma Soo Bin. Chanyeol bana gerekli olan her şeyi anlattı. Babana şikayet edeceğim seni. Bakalım o zaman bülbül gibi ötecek misin?"

"Ama Eun teyze sen bunun dediklerine ne inanıyorsun. Bu ne konuştuğunu bilmiyor. Sadece daha vampir olmaya alışamadığım için unutuyorum."

"Bizde inandık."

Yemin ederim Chanyeol dışarı çıkar çıkmaz kafanı kıracağım senin.

"Sen çeneni kapatsana bir."

Yüzünü baktığımda hemencecik gözlerini yumdu.

Korkaktı işte.

"Bu seferlik babana söylemiyorum. Ama eğer bir gün duysam ki iyi değilsin o zaman günah benden gitti kızım. Benden söylemesi."

"Teşekkür ederim Eun teyze."

"Çıka bilirsiniz."

Chanyeol'a döndüğümde gözünü hala açmamıştı.

"Chanyeol. Gidiyoruz."

"Sen git ben senle gelmiyorun."

"Neden?"

"Yolda ölesiye döversin birde buraya getirmek mecburiyyetinde kalırsın. Bu yüzden hiç zahmet etme. Buradayken döv."

"Bir şey yapmıyacağım. Söz."

"Söz mü?"

"Söz."

Chanyeol ile birlikte ormanda dolaşmaya başladık.

Aklıma gelen şeyle Chanyeol'un koluna bir yumruk geçirdim.

"Ah! Acıdı. Hayvan mısın kızım ya? Söz vermişdin."

"İyi oldu. Ne o ağzını geveze geveze koyup konuşmalar falan. Babam bilseydi ağzıma sıçardı. Senin haberin var mı? Hem ben seni dövmeyeceğim diye söz verdim. Vurmak dövmek sayılmıyor."

"Aaaa. Olmadı ama bu. Senin gibi bir kıza küfür etmek yakışıyor mu hiç? Teesüf ederi Soo Bin."

"Off. Sende de ne çene varmış be adam. Yaşlı amcalar gibi ne kadar konuşuyorsun be."

"Tamam canım arkadaşım. Sustum."

"Chanyeol?"

"Efendim Soo."

"Sana teşekkür ederim. Zor günlerimde yanımda olduğun için. Hep arkamda durduğun için. Her şey için teşekkür ederim. Benim iki abim varsa biri Seokjin biri de sen."

"Bir şey değil. Benim bir kız kardeşim varsa o da sensin."

Sevgilerle AnGel.

Singularity || KTH ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin