I remember you

780 82 3
                                    

Taehyung'dan.

Uçaktan iner inmez Chanyeol ile Soo Binin evine gittik.

Kapıyı çalıyorduk ama açan yoktu.

"Soo Bin. Hadi aç kapıyı."

Ama ne ses vardı ne de bir şey.

"Chanyeol. Kapını kırmamız gerek."

"Tamam."

Tüm gücümü topladım ve omzumla kapıya sert bir darbe vurdum.

Kapıya vurmamla birlikte kapının açılması bir oldu.

Teker teker odaların hepsine baktık.

Ama hiç kimse yoktu.

"Chan. Soo Bin nerede ola bilir?"

"Bilmiyorum. Geleceğe bakarken görmüştüm ama unuttum."

"Lütfen Chan hatırlamaya çalış. Haneulun kafası çalışmıyor. Ona her an her şey yapa bilir."

"Biliyorum. Lanet olsun biliyorum. Bir iki dakika bana zaman ver hatırlayacağım."

"Tamam Chan."

Chanyeol lavaboya geçtikten sonra salonda yalnız kalmıştım.

Lanet olsun.

Lanet olsun.

Seni elime geçirdiğimde öldürmezsem Haneul o zaman tanrı beni bildiği gibi yapsın.

5 dakika geçmişti ki Chanyeol koşarak yanıma geldi.

"Buldum. Nerede olduklarını buldum."

"Gerçekten mi? O zaman gidelim."

"Hadi beni takip et."

Chanyeol koşarak evden çıktı ve bende onu takip etmeye başladım.

Çok uzakta olmayan bir yere gelmiştim.

Geldiğimiz yer eski ve kullanıma yararsız bir binanın bodrum katıydı.

Soo Bin böyle yerlerde daralırdı.

Böyle ortamları hiç sevmezdi.

Şimdi kim bilir ne kadar çok korkmuştur.

Chanyeol'un aniden durmasıyla ona çarpmıştım.

"Neden aniden duruyorsun ya?"

"Şşş. Sessiz ol."

"Neden? Ne oldu ki?"

"Bak göreceksin."

İşaret parmağıyla işaret ettiği yere baktım.

Soo Bin ve Haneul.

Elleri ve ayakları bağlı bir şekilde sandalyeye bağlanmıştı.

Başı ise aşağı eyik bir şekildeydi.

Gözleride kapalı.

"Soo Bi-"

Sözümü tamamlamama engel olan şey Chanyeol'un elleri olmuştu.

"Ne bağırıyorsun hayvan herif? Yavaş konuşamıyor musun? Eger sessiz olmazsan bizi fark edecek."

Başımı aşağı yukarı olumlu anlamda salladım.

Ellerini çektikten sonra onları dikkatle izlemeye başladık.

Soo Bin yavaş yavaş başını kaldırıyordu.

Bunu gören Haneul adım adım Soo Bin'e yaklaşmaya başladı.

"Ulan ben bu kızı öldürücem."

"Taehyung. İki dakika rahat dursana."

"Sevgilinin tarafını tutma bana. Gördük ne kadar iyi bir sevgilin var. Sevgilimi kaçırdı."

"Sen Soo Bin'i ne kadar düşünüyorsan bende bir o kadar düşünüyorum. Zaten hapisten çıktıktan sonra ayrıldık biz."

"Bunu aklımda tutucam. Anlatırsın bir ara."

"Tamam."

"Chan. Bir şeyler yapmamız gerek. Ben artık dayanamıyorum."

"Bencede."

Haneul elini Soo Bin'in çenesine koydu ve başını kaldırdı.

"Demek uyandın uyuyan güzel."

Yakında olduğumuz için konuştuklarını net bir şekilde duyuyorduk.

Artık dayanamayıp saklandığım yerden çıktım.

Arkası bana dönük olduğu için beni görmemişti.

Soo Bin beni görmüş olacak ki baygın gözleri fal taşı gibi açıldı.

Barmağımı dudağıma bastırarak sessiz olmasını işaret ettim.

Haneul o kadar dalmıştı ki arkasında olduğumuzu bile fark etmemişti.

Arkadan kolumla boğazını sıkıyordum ki Chanyeol bana engel oldu.

"Taehyung. Ne yapıyorsun? Öldüreceksin."

"Zaten benim istediğimde bu."

"Sen git Soo Binle ilgilen."

"Elimi senin gibi bir pisliğe sürmek istemiyorum. Yoksa şimdiyene buradan ölün çıkmıştı."

Dedim elimi ondan çekerek.

Hemen Soo Bin'in yanına gittim ellerini ve ayaklarını çözdüm.

Sandalyeden kalkar kalkmaz bana sarıldı.

Bende ona sarıldım.

Sanki yıllardır ayrı kalmıştık.

"Beni hatırlıyorsun değil mi?"

"Evet. Seni hatırlıyorum."

Sevgilerle AnGel.

Singularity || KTH ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin