Keyifli okumalarr:)
Onurdan
Aşağıya indiğimde evde kimse yoktu. Alyanın telefonunu sehbanın üzerinde görünce etrafa bakindim ama evde olmadığı belliydi. Dışarıya çocukların yanına gittiğimde Alya orda da yoktu.
"Alya nerde?" Hepsi bilmiyoruz diyince aklıma gelen şeyle bir küfür mırıldandım.
"Alya yok evde de yok."
Dediğimle beraber hepimiz etrafa dağılıp Alyayı aramaya başladık. Çağatayla sahilin arkasında ki ormanlık alana bakıyordum.
"Abi şu Eren manyağından şüphelenmiyormusun ara ağzını yokla." Çağataya kısa bir bakış attım.
"Eğer gizli numara oysa ve o kaçırmadıysa Alyayı kaçırmayı falan planlayabilir kız tek olabilir şu an bu riski göze alamam." Beni başıyla onayladı. Çıldırmak üzereydim. Ona milyon kere tek başına dolaşmaması gerektiğini söylemiştim.
Ormanlık alanda da olmadığını anlayınca yerden bulduğum bir taşı sinirle ileriye doğru attım.
"Abi riskli olabilir biliyorum ama Erenlerin depolarına falan bakalım ondan başkası olamaz zaten." Onu onayladım.
"Alyaya bir şey olmasını göze alamam mecburuz çocukları ara arabaları buraya getirsinler gidiyoruz."
*****
Alyadan
Gözümü açtığımda bir odadaydım. Odanın heryeri bembeyazdı. Hızla ayağa kalktığımda başımda ki feci ağrıyla tekrar oturmak zorunda kaldım. Aynı zamanda başım dönüyordu. Tekrar ayağa kalkıp kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi. Kapıya vurup sesimi duyurmaya çalıştım.
"Açın şu kapıyı çıkarın beni burdan." Bir kaç kez hızlı hızlı kapıya vurdum. Tam vurmak için yelteniyordum ki kapı açıldı. Yüzü siyah maskeli bir adam ve yanında bir kaç kişiyle içeriye girdi. Üzerime doğru yürüdüğünde bir kaç adım geriledim. Duvara sırtımı çarptığımda o daha çok üzerime geliyordu. Eliyle çenemi tuttu.
"Onurun neden seni seçtiğini çok daha iyi anladım. Bu ne güzellik." Alayla güldüğünde yüzümü buruşturdum. Bu beni arayan gizli numaranın sesine benziyordu.
"O sendin beni sürekli arayan Çağatayı yaralayan bizi takip eden sendin değil mi." Bağırarak söylediğim cümleyle yine güldü.
"Anladın sonunda küçük şeytan." Tuttuğu çenemde ki elini alıp ittirdim.
Hızla bana tokat attığında yere düştüm. Ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum. Bu adamın karşısında ağlamak istemiyordum."Benimle düzgün konuş çünkü bir süre benimlesin." Sinirle yere vurdum. Yanında ki adamlara gözleriyle beni işaret edince adamlar beni onları ittirmeme rağmen alıp bir sandalyeye oturttular ve bağladılar. Direnmelerim işe yaramıyordu.
"Bana ne yapacaksın ha söylesene ne yapacaksın.?" Elindeki telefonunu sürekli döndürüp duruyordu.
"Ben söyliyim mi ne yapacağını hiç bir şey. Hiç bir şey yapamayacaksın çünkü Onur gelip bulacak ve seni gebertecek." Bana bakıp adamlara gözlerimi ve ağzımı bağlamalarını söyleyince sandalyede onları engelleyebildiğim kadar engellemeye çalıştım ama onlar gözlerimi bağlayıp ağzımı da bantladılar. Yüzünü görmemi istemiyordu.
"Onuru arayıp biraz eğlenelim ha ne dersin?" İçimden Onurun beni bir an önce bulması için dua ediyordum.
"Ooo Onur bey beni özlemişsindir diye düşünmüştüm. " telefonu hoparlöre almıştı ve Onurun sinirle aldığı nefes alış verişlerini duyabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Işığı (TAMAMLANDI)
Подростковая литератураYan evden gelen sesle kapattığım gözlerimi araladım. Kapı kapanma sesi oldukça yüksekti. Merak edip kulaklıklarımı çıkardım ve Oraya doğru ilerledim. Onur bahçede ki koltuklardan birisine oturmuş başını ellerinin arasına almış öylece yeri izliyordu...