"Bu yağmur sensin işte ordasın Gökyüzünde."
Keyifli okumalarr:)
Hastaneye nasıl geldik hatırlamıyordum. Alyanın vurulduğunu anlamakla hızla arayabaya binip gelmiştik. Şimdi ise Alyayı ameliyata almışlardı. Ellerimle saçlarımı karıştırdım. Ameliyathanenin karşısında ki boş sandalyelerden birisine geçip oturdum. Bizim çocukların hepsi burdaydı. Alyanın ailesinin yeni haberi olmuştu. Büyük ihtimal birazdan burda olurlardı. Dirseklerimi dizime yasladım ve başımı ellerimin arasına aldım. Eren pisliği ordan kaçmıştı. Yine yakalayamamıştık. Arda gelip yanıma oturdu. Elini sırtıma koydu.
"İyi olacak kardeşim Alya çok güçlü atlatacak." Ona baktım. Bana zorla da olsa gülümsedi.
"Bilmiyorum Arda benim yüzümden kızın başına gelmeyen kalmadı. O bu ameliyattan sağ salim çıkmazsa kendimi affedemem." Eliyle sırtımı sıvazladı.
"Kötüyü düşünme iyi olacak." Zorla da olsa ona gülümsedim. O sırada koridordan gelen kişilere baktım. Alyanın ailesi, benim annem ve annemin kocası gelmişlerdi. Ayağa kalkıp onların yanına gittim.
"Ben çok öz-" Alyanın babası Mehmet amca devam etmeme izin vermeden beni susturdu.
"Sana emanet etmiştim. Onu korursun diye düşünmüştüm." Başımı önüme eğdim. Her şeyin suçlusu bendim.
"Yapamadım onu koruyamadım. Her şey benim yüzümden." Hiç bir şey demelerine fırsat vermeden yanlarından ayrıldım. Hastanenin dışına çıktığımda yağmur yağdığını fark ettim. Gözlerimin dolduğunu fark etmemle gözlerimi sımsıkı sıktım. Yağmur. Alya kaçırıldığı günde böyle yağmur yağıyordu.
*****
Saatlerin geçmesine rağmen Alya hâlâ ameliyattan çıkmamıştı. Annesini benim annem teselli ediyordu. Ağlamaktan gözleri şişmişti. Mehmet amcaysa olabildiğince benden uzak durmaya çalışıyordu. Haklıydı da. Bizim çocuklara baktığımda her biri bir yere dağılmışlardı. Alyayla tanışalı çok olmamıştı ama hepsi Alyayı kız kardeşi olarak görüyordu. Onun bu hâle gelmesiyle hepsi çok kötü olmuşlardı.
Peki Ben? Ben Alyayı neyim olarak görüyordum.? Hep sadece benim yüzümden oldu diyerek kendimi suçluyordum ve bunun için canımın sıkıldığını kendime inandırmaya çalışıyordum. Kendimi kaptırmaktan korkuyordum. Yeniden o hissi yaşamaktan korkuyordum.
Alyanın yanında mutluydum. Uzun süredir yüzüm ilk kez onun yanında gülmüştü. Onun çocuksu hareketleriyle hep dalga geçiyordum ama en çok o halleri hoşuma gidiyordu. Onunla uğraşıyordum çünkü sinirlenince çok tatlı oluyordu. Tüm bunları kendime söyleyebiliyordum. Ama ona karşı bir şey hissedip hissetmediğimi kendime bir türlü açıklayamıyordum.
Sinirle ofladım. O sırada Ameliyathanenin açılan kapısını görmemle hızla ayağa kalktım. Hızla çıkan doktorun yanına gittim. Herkes doktorun başına toplanmıştı.
"Durumu nasıl?" Bu soruyu yönelten ilk ben olmuştum. Doktor ağızında ki maskeyi çıkarttı.
"Şu an durumu stabil kontrol amaçlı yoğun bakımda tutacağız. Geçmiş olsun." Biraz da olsa herkes rahatlamıştı. Ama ben rahat değildim. Gözlerini açtığını, nefes aldığını gözümle görmeden de rahatlayacağa benzemiyordum.
Ameliyathanenin kapısından sedyenin üzerinde gözleri kapalı olan Alyayı çıkarttılar. Annesi babası kumsal onun yanına giderken ben sadece ona uzaktan baktım.
"Aç be gözünü güzelim. Şu insanları sensiz bırakma." Kendi kendime fısıldamamı Aytaç duymuştu. Yanıma geldi.
"Sen şuna beni sensiz bırakma desene." Ona kısa bir bakış attım.
![](https://img.wattpad.com/cover/182874161-288-k408286.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Işığı (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilYan evden gelen sesle kapattığım gözlerimi araladım. Kapı kapanma sesi oldukça yüksekti. Merak edip kulaklıklarımı çıkardım ve Oraya doğru ilerledim. Onur bahçede ki koltuklardan birisine oturmuş başını ellerinin arasına almış öylece yeri izliyordu...