Ertesi gün kalkar kalkmaz duşa girdim. Ben çok bakımlı bir kızdım. Saçımı düzleştirmeden asla dışarı çıkmazdım. Giderim de vardı. Ama salak Kuzey nedense beni görmüyordu! Neyim ben hayalet falan mı?
Bir saat duşun ardından üzerimi giyinip, yemek yedim. Ardından kuruyan saçlarım için düzleştirme makinesini açıp işe giriştim. Yaklaşık yarım saat sonra bitmişti. Kapının çalınmasıyla iç dünyamdan sıyrıldım. Annem kapıyı açtığında Tolga'nın sesini duydum. Ne zaman kuzenimi görsem sanki bir içgüdü gibi Kuzey'inde geldiğini sanıyormuşcasına kalbim hızlanıyordu. Bu sevdiğiniz kişinin en yakın arkadaşını gördüğünüzde onu da göreceğinizi düşünmeniz gibiydi.
Hemen işimi halledip, mutfağa geçtim. Erkek kardeşim, annem ve Tolga yemek yiyorlardı.
"Hoşgeldin Tolga ağabey."dedim gülümseyerek.
"Hoşbulduk fıstık."dedi göz kırparak.
Salona geçtiğimde tam televizyonu açacakken, hiçte tanıdık gelmeyen bir bildirim melodisi işittim. Gözüm anında sehpanın üzerindeki telefona ilişti. Bu Tolga'nın telefonuydu. O an içimdeki küçük Melis'in şeytancığına uyup telefonu elime aldım. Belkide Kuzey'den mesaj gelmiştir ya da onunla ilgiki bir şeydir.
Aklıma birkaç ay önce yine gizli gizli bu telefonu karıştırdığım gelince sapık gibi Kuzey'in numarasını aldığımı hatırlayıp sırıttım.
Bingo!
Mesaj Kuzeyden idi.
-Akşam Serkanların Klas Bar da olacak partisine geliyorsun değil mi bro?
Demek parti...
Sırıttım.
Kambersiz parti olmazdı! Değil mi?
🌈
Hemen mantıklı düşünüp mantıklı kararlar almalıydım. Partinin başlamasına yaklaşık 1 saat vardı. Aman tanrım! 18 yaşında bile değildim!
Hayır... hayır. Sen Melissin. Şeytana pabuçunu ters bile giydirisin. . .Öncelikle oyunculuğumu konuşturup çok uykum geliyor ben yatacağım, beni rahatsız etmeyin diyerekten anneme küçük bir yalan söyledim. 18 den küçüklerin bu tozpembe yalanlarının günahı olmazdı.İlk vazifem hazırlanmak oldu. Siyah deri taytımı giyip üzerine şık simli askılı siyah bir bluz giydim. Spor ve şıktım. Pek beceremesem de siyah kuyruksuz eyeliner çekmek için kolları sıvadım. Az çok insanımsı bir eyeliner çektikten sonra ten makyajımı uygulayıp renkli dudak nemlendiricisi sürdüm. Sonra Elisa'nın hayvan gibi dudaklarına kıpkırmızı ruj sürüp onları büzerek fotoğraf çekindiğini anımsadım.
Gözlerimi yan komuşuya fırlatıyormuşcasına devirip,''Gerizekalı."dedim.
Doğallıktan güzel bir şey olabilir miydi? Tabiiki de olamazdı.
Uzatmayıp ayna ile ilişkimi kestim.
-
Sıra evden tüymeye gelmişti. Usulca odanın kapısını açıp gizli gizli annemi aradım. Erkek kardeşim ile çizgi film izliyordu. Neyseki odanın kapısı kapalıydı. Dış kapıya yönelip ayakkabılarımı giydim ve evden tüydüm.
-
İyiki internet denilen mahlukat vardı. Yoksa imkanı yok bulamazdım bu barı. Aslında ne kadar deli olsamda şu an acayip tırsmıştım. Barın kapısında duran iki badigartı görünce daha çok tırstım. Sonra kendi kendimi gazlayıp onlara doğru yürüdüm.
İçeri girmek istiyordum fakat bir tanesi beni durdurdu koca eliyle.
"Kimlik alayım."
Boru gibi sesi ürkmeme yol açmıştı.
"Şey... Şey unutmuşum bir seferlik gireyim."
"18 den küçükler tek başına giremez ufaklık. Yaşı tutan biriyle anca girebilirsin."
Hass.
Goril gibi adamı aşamayacağımı bilip geri çekildim. Dilenci gibi kapının önünde dikildim. Ah ne yapacağım ben?
Diğer goril adam,"Ufaklık burada beklemesen iyi olur."diyince çirkefliğim bana merhaba dedi.
"Aman yemedik mekanınızı! Belki sevgilimi bekliyorum. Sana ne nerede bekleyeceğimden?" Evet çok güzel. Olmayan sevgilimi bekliyormuşum.
"Bak ufaklık sinir etme beni. Dua et kızsın yoksa sana ne yapacağımı iyi bilirdim ben..."
"Ne diyorsun sen be! Kimse bana bir şey yapamaz! Neyine güveniyorsun? Keltoş kafan ile goril gibi olan cüssene mi ha? " Bu sefer haddimi aşmıştım sanırım. Goril adam bana doğru yaklaşıp kolumdan tutarak ileri doğru itti.
"Sümüklü peçeteni mi atıyorsun, öküz!"
Kıpkırmızı olan adam üzerime doğru gelmişken, arkadan gelen erkeksi bir ses kurtarıcım oldu.
"Sevgilimin üzerine neden yürüdüğünüzü sorabilir miyim?"
OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ARKADAŞLAR...
:)