Bayram dönüşü hızlı başladııııı :((
Bu hengamede sizlere de bana da bir mola olarak bir bölüm getirdim
Keyifli okumalar, bol bol oylarınızı, yorumlarınızı bekliyorum.
Not: Alejandro'cular beni vurmayın sakın, sizleri seviyorum <3
BÖLÜM 7
Kapıyı açtım. Rio’nun tepkisini merak ederek arkama döndüm. Kafasını kaldırmış odayı inceliyor bir yandan da sırıtıyordu. İçeri girdi ve arkamızdan kapıyı kapattı.
Mümkün olduğunca resmi olmaya çalışıyordum. Yüzümü ifadesiz tutmak için büyük çaba harcıyor ancak yanaklarımın kızarmasına engel olamıyordum. Daha önce hiçbir erkekle aynı odada kalmamıştım.
“Burada yatacaksın,” dedim Carmela’nın tek kişilik yatağını işaret ederken. Sesim, mahkûma kalacağı hücresini gösteren gardiyanlar gibi çıkmıştı.
“Pekala.”
“Pijaman var mı?” dedim yine aynı resmi tonla.
“Eğer pijama statüsüne giriyorsa, evet.” Yine sırıttı. Sürekli gülümseyen yüzünün insanın içinde sakladığı kelebekleri havalandırdığı gerçeğini yutkunarak bastırmaya çalıştım. Cevap vermedim. Arkamı döndüm ve devasa gardırobuma doğru yürüdüm. Gardırobun bana ait tarafında bulunan bej rengi kapaklarından birine uzanıp açmamla birlikte kadife pantolonum ve mor kazağım yere düştü. En üstte de çok da kapalı sayılmayan iç çamaşırlarımdan biri duruyordu. Ne bekliyordunuz ki? Dört kız kardeşimle aynı evde yaşıyordum. Bu yüzden kimin nasıl iç çamaşırı giydiği kimin umurundaydı?
Yanaklarımın kızardığını hissederken bir yandan da çamaşırımı geri tıkmaya uğraşıyordum. Arkamda Rio’nun gülme sesini duydukça daha da kızarıyordum. En sonunda bütün her şeyi tıktım ve Rio’ya bakmak için arkamı döndüm. Dolap kapağım hala bütün dağınıklığıyla ardına kadar açıktı.
Rio bu gecelik yatacağı yatağın üzerine oturmuş sağ elini yumruk yapmıştı. Gülmemek için yumruğunu ısırıyordu. Ona dik dik bakmamla öksürdü ve gülmesini kesmeye çalıştı.
Tekrar arkamı döndüm ve gardırobumdaki çekmecelerden birini açtım. Bu çekmecede pijamalarım duruyordu. Bunu bir tek ben anlayabilirdim çünkü çekmecem pazar yeri gibiydi.
En kapalı pijamamı aradım ama gecelik haricinde başka pijamamın olmadığını fark ettim. Bu sabah giydiğim hariç hepsi kısaydı. Kendimden utanıyordum ama bir gün bir erkekle aynı odayı paylaşacağım kimin aklına gelirdi? Bunun için önlem mi almam gerekiyordu? Hem de pazen pijamalarla.
En azından geceliğin herhangi bir yerinde dantel veya diz kısmında bir yırtmaç falan yoktu. Önü biraz açıktı. Sadece biraz. Bunu önemsememeye çalıştım. Bütün gece yorganın altına girecek ve oradan da çıkmayacaktım. Hatta siyah sabahlığımla bile uyuyabilirdim.
Geceliği ve ona uyan sabahlığı, sabahki duştan sonra tıktığım çekmeceden çıkarttım. Çekmecemi geri ittim ve tıklım tıkış gardırobumun kapağını kapattım. Arkamı döndüğümde Rio, büyük makyaj masamın üzerinde duran ve belki de çoğunu hiç kullanmadığım malzemelere bakıyordu. Ne olduğunu bile bilmediğim bir kutuyu eline aldı ve arkasını okudu. Yüzünü buruşturdu ve kutuyu masaya geri bıraktı. Kafasını kaldırdı.
“Neden bu şeyleri kullanıyorsun? Senin hiçbirine ihtiyacın yok. Sen zaten çok güzelsin.”
Ne tepki vereceğimi bilemedim. Ya da ne söyleyeceğimi. Tek yapabildiğim ifadesizce yüzüne bakmaktı. Kan suratıma hücum ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGEDEKİ IŞIKLAR
Teen Fiction"...Aynadaki yansımamla göz göze geldim ve kendi duruşuma hayran kaldım. Üzerimdeki bu deri kıyafet ve elmaslarla süslü bu kılıçla yalnızca filmlerde gördüğüm bu duruşu yapabilmek, kendime güvenimi yerine getirmişti. Peki nasıl bu kadar iyi yapabilm...