BÖLÜM 14

5.5K 243 57
                                    

Merhaba canlarım :)

Yoğun bir hafta arasında bir soluk olsun bizlere :) Sevgili okuyucum, canım Elmas'cığım, RionnaOswald  harika görseller yaptı. (Çok teşekkürler canım <3)

Bakmadan geçmeyin :) 

Keyifli okumalar :) 

                                             BÖLÜM 14

                                          

            Şok içinde gölgelerin dansından sonra açığa çıkan yazıya baktım. Hissettiklerim tarif

Edilemezdi. ‘’Toledo’’ Yani dünyanın en eski kentlerinden biri olan ‘’Toledo’’ . İlk önce Romalıların yerleşmiş olduğu Toledo...  Mükemmel bir tarihi geçmişe, harika bir sanat tarihi kaynağına sahip olan bir Ortaçağşehri Toledo... Ve hep gitmek istediğim Toledo... Şimdi oraya gidiyordum. Ne amaçla olursa olsun Toledo’ya gidiyordum. Şanslı günümde olmalıydım. Hatta bir an için birileri benim hayallerimi, neleri sevdiğimi biliyormuş da gizliden gizliye beni sevindirmek için özellikle bu mekanları seçiyormuş gibiydi.

Yazıyı okuduktan bir süre sonra ---şaşkınlığımız geçene kadar--- , orada öylece dikildik. Tabii ki yazı saniyesinde kaybolmuştu. ‘Toledo’ yazdığı an saniyelik bir andı. Dikkatle bakmasak görmememiz bile muhtemeldi. Zaten biz de heykelin gölgesi biraz değişince saatin ilerlediğini fark ettik. Otele ne kadar süre içinde döndüğümüzü hatırlamıyorum. Bir hayli hızlı hareket etmiştik. Rio, bir sonraki hamleyi düşünüyordu. Telaşlıydı. Hatta gördüğü yazıya sinirlenmiş bile olabilirdi. Sanki bildiği bir şeyi görmüş de, önceden tahmin ettiği doğru çıkmış gibi bezmiş bir hali vardı.

Ve şimdi de yine mavi kadife koltuklarda oturmuş kalabalık bir Madrid caddesinin üzerinden güneşin çekilmesini izliyorduk. Balayı süitimizde. Hiç balayı yapar gibi bir halimiz yoktu. Biz çıkmıyorduk bile. Yaşadığımız her şey sadece birer tesadüftü. Öyle olmasını diledim.  Bunların kaderim olmamasını, onun hayatımdaki yerini...  Aklıma bugün Puerta  Del Sol ‘da olanlar gelince kaşlarımı çattım. Olayların etkisiyle unutmuştum. Bana ne kadar da yaklaşmıştı öyle… Acaba gerçekten olacak mıydı? Yani bunu yapar mıydı?  Yapar mıydım?  Kendime bile itiraf edemediğim düşünce beni ürpertti: eğer o an yeteneğim devreye girmeseydi, biz…

 “Mia? Mia? Burada mısın?”

Dönüp Rio’ya baktım. Düşüncelerimin üstüne onunla göz göze gelmek bir anlık boşluğuma denk geldi. Sanırım yanaklarım kızarıyordu. Kendimi ele veriyordum.

       “Efendim? Ne diyordun?” 

Karşımda gülmeye başladı. Sağ ayağını koltuğa çekti ve koltukta aşağı doğru kaykıldı. Bu onun gülme pozisyonuydu.

        “Ne oldu?”  dedim sesimdeki paniğe engel olmaya çalışarak. Belli etmemeliydim.

  “Karşımda kızarıyorsun. Bir anda boynundan yukarı doğr---- “tamamlayamadı çünkü kahkahası onu engelledi.

  Dudaklarım ince bir çizgi halini alırken gözlerimi kıstım. “Ve sen bunu komik buluyorsun?”

 Koltukta tekrar sırtını yaslayarak oturur poziyona geldi.

“Hayır, bu komik değil.. sadece o kadar masumsun ki.”  Sesi ciddileşti. Bir an sokağa baktı. Gözleri daha uzakları görüyordu sanki. Sonra tekrar bana döndü.

   “Keşke bunlar senin başına gelmeseydi. Eminim ki şimdiye kadar kimseyi öldürmedin?”  

Sorusu beni duraksattı. Hiç beklemiyordum. Hatta bir an için gerçekten kastettiği anlamda mı sorduğuna emin olamadım.

GÖLGEDEKİ IŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin