BÖLÜM 12

4.9K 254 22
                                    

Macera başladııııııııııı :))) 

Sevgiler :)

                                 BÖLÜM 12

                               

Akşam yemeğini hazırladım ve sessizce yedik. Onunla ne konuşabilirdim ki? Canım yanıyordu. Hayatım alt üst olmuştu. Öğrendiklerimi sindirmem gerekiyordu. Kız kardeşlerim yoktu. Dolayısıyla rol yapmak zorunda da değildim. Bu benim için büyük bir rahatlık olmuştu. Ama daha nerede ne kadar, nereye kadar bu böyle gidecekti?

Onunla konuşmamak için yemekten sonra televizyonu açtım ve gayet ilgili gibi gözüküp bir şeyler söylemesini engellemeye çalıştım. Henüz değil, diyordum kendi kendime. Saat on bir gibi Rio’nun telefonu çaldı. Beynim uyuşmuş gibiydi. Bu yüzden telefon sesiyle uykudan uyanmış gibi oldum. Göz ucuyla ona baktım. Yerinden kalktı ve arka cebindeki telefona uzandı. İsmi görünce hemen açtı. Yan odaya geçmedi, arayan kişinin ismini de söylemedi. Sadece karşıdaki kişi her ne diyorsa sessizce başını salladı. Yüz ifadesinden neler olduğunu yakalamaya çalıştım fakat hiçbir açık vermiyordu. Konuşması bitince kibarca teşekkür etti ve telefonu kapattı.  Bana dönüp gülümsedi.

“Planlarda bir değişiklik oldu, Mia.  Bavulunu hazırla, hemen yola çıkıyoruz.”

Sanırım beklediğim adaptasyon bu andı. “Pekala, tamam.”

“Acele et uçağımız iki saat sonra  kalkıyor.”  

Başlıyorduk işte.

Gece bir uçağı ile gidecektik demek ki. Emirleri uygulayan bir hizmetçi gibi başımı salladım ve hızlıca merdivenlerden çıktım. Hangi bavulumu alacağım konusunda kararsız kalınca büyük kahverengi bavulumu çıkardım. Sonuçta ne zaman döneceğim belli değildi. İçine ne bulduysam doldurdum. Temiz çamaşırlarımı, gecelik ve sabahlığımı, tişört ve şortlarımı koydum. Nereye gittiğimizi bilmediğimden hava durumunu da kestiremiyordum. Eşofman, pantolon ve bir topuklu sandalet de aldım. Makyaj masamın önüne gelince önce bir duraksadım fakat sonra bir tane ruj, rimel ve göz kalemimi almaya karar verdim. Fazlasına gerek yoktu. Sonuçta biz gezmeye gitmiyorduk. Carmela’yla paylaştığımız mütevazı odamıza çıkmadan önce bir bakış attım. Derin bir nefes alıp onlar için mücadele etmem gerektiğini hatırlattım kendime.

Merdivenlerden koşturarak elimde bavulumla indiğimde, aşağıda Rio beni bekliyordu.

“Şimdi düşeceksin dikkat et!” 

Tırabzana tutundum. “Tamam, geldim. Ben hazırım. Hadi gidelim. “ 

“Ben de hazırım.” Elinde sadece geldiğinde üzerinde olan ceketi vardı. Bavulumu elimden aldı.

Kapının önünde spor ayakkabılarımı giydim ve kot ceketimi koluma aldım. O sırada içimi tekrar bir hüzün kapladı ve dönüp salona baktım. Kardeşlerim sayesinde her daim hareketli bu ev şimdi bomboştu. Bütün ışıklar sönüktü, bir tek holün ışığı yanıyordu. Onu da kapattım. Biz de gidiyorduk işte.

Arkamdan Rio’nun seslendiğini duydum. “Hadi Mia! Geç kalacağız.”

Arkama dönmeden cevap verdim. “Tamam geliyorum!”

Holün ışığını söndürdüm ve büyük tahta kapıyı arkamdan çekip kilitledim.  Dönüp yürümeye başladım. Rio gümüş rengi bir Ford’un kapısını açmış gelmemi bekliyordu. Kaşlarımı kaldırdım.

“Artık taksi yok mu?”

Gülümsedi. “Sonunda bir araba göndermelerini söyledim.”

Taksiler aramızda özel bir şaka konusu olmuştu anlaşılan. Bu beni rahatsız etmiş olmalıydı ki kaşlarımı çattım. Arkamı dönüp son bir kez daha görmek için evime baktım. Kim bilir bir daha ne zaman geleceğim evime… Hatta gelebilmem bile meçhul olan evime…

GÖLGEDEKİ IŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin