BÖLÜM 21

4.7K 238 32
                                    

Merhabalar, 

Yeni okurlarım hoşgeldiniz :) Mesajlarınız, yorumlarınız, yıldızlarınız için teşekkür ederim :) Beğenileriniz, destekleriniz beni çok mutlu ediyor :)

21. Bölümde bol Alejandro ve Mia'lı olarak karşınızdayım :) 

Not: Bu arada diğer kitaplara nereden ulaşabiliriz diye çok mesaj alıyorum. Kendi internet sitemden ulaşabilirsiniz (www.ranademiriz.com.tr) imzalı olarak bizzat ben gönderiyorum. 

Sevgiler, keyifli okumalar :) 

                         21. BÖLÜM

Telefonun öbür ucundaki kişinin sorusuna ne cevap vereceğimi düşünürken; daha doğrusu neyle cevap vereceğimi  düşünürken, nefesimi tuttuğumun farkında değildim. İki seçeneğim vardı; duygularım mı mantığım mı? Gerçi ikisinin de beni kime çıkaracağına karar verememiştim henüz. Biri Aydınlık’ken biri Karanlık’tı.  Biri nazikken, diğeri kaba denemez ama, nazik de sayılmazdı. Yine de eylemlerini haklı çıkarabiliyordu bir yerde. Otoritesini koruması gerekiyordu. Çünkü o kötüydü ama bana yine de –elinden geldiğince—nazik davranmıştı.  Boğazımı bir kılıçla kesmiş olabilirdi, beni boğmak üzere olmuş olabilirdi. Ben de pek uyumlu değildim hani. Ama rehineydim, nasıl davranmam gerekiyordu ki? Doğuştan boyun eğen bir insan değildim. Bu yüzden mi onu ilk gördüğüm andan itibaren ona karşı hissettiğim bu tuhaf  duygularla da mücadele ediyordum? Yoksa her şey içinde bulunduğum baskı durumunun bir sonucu muydu? Kafamda kuruyor da olabilirdim. Şu an için kafa yapımın pek sağlam olduğu söylenemezdi. İçimi dinledim. O bencil ses, derinlerden bir yerden onun da bana karşı o ‘tuhaf’ hislerden beslediğini söylüyordu. Bana baktığında bakışlarındaki yumuşama, şefkat... Rio da bunları görmediğime emindim.

Öte yanda, telefonun öbür ucundabeni kurtarmak için telefon etme zahmetine bile girebilen birisi vardı. Gelme desem de gelirdi. Ama…

Ya bana dün şu anda karşımda oturan kişi tarafından söylenenler---iddialar--- doğruysa? Ya beni gerçekten sıfatı için istiyorsa? Ya başından beri söylediği her şey yalansa? Kolumdan tutup beni öylece, çıkarı için ateşe atan oysa? Ama sonuçta bu durum karşımdaki kişi için de geçerliydi. O ne kadar doğru söyleyebilirdi ki? Üstelik o Karanlık’ın Sahibi’ydi. İkisi arasında en güvenilmeyenin o olması gerekiyordu.

Sanki hiçbir şey doğru değilmiş gibi geliyordu. Her şey yalanmış, her şey sil baştan olacakmış gibi, hiçbir şey göründüğü gibi olmayacakmış gibi, ben rüyamdan uyanacakmışım gibi, yeniden mutlu olabilecekmişim gibi….  Ama ne yazık ki hepsi gerçekti. Şu anda içinde bulunduğum oda, konuştuğum kişi, bana sorulan sorular, bir haftadır yaşadıklarım, karşımda mükemmellik abidesi şeklinde duran bu esmer,uzun saçlı, İspanyol asıllı Karanlık. Her şey gerçekti.

Ah, bir de şu ‘’benim ne olduğum’’ meselesi vardı. Evet, ben İlahi Varlık’tım. Bundan da emindim. Kehanet dolu duvarı ve her yerde üzerinde benim sembolüm olan şimşekli tahtı falan görünce, kuşkularım gitmişti. Tabii ki İlahi Varlık olduğuma emindim; şimşek benim sembolümdü. Ve o duvarda bir şimşek görmüştüm. Bunu diğerlerine söylememiştim tabii ki çünkü zaten benim İlahi Varlık olduğuma emindiler. Ve o duvardaki lanet şimşeğin yanında şu lanet olasıca kelimeler yazıyordu: Bu İşaret Sayesinde Galip Geleceksin.  Aslında bir düşününce----

       “Mia, orada mısın?” diye düşüncelerimi böldü Rio. Yutkundum. Gerçek dünyaya dönmüştüm. Düşünceler rüzgarda savrulan yapraklar gibi dört bir yana uçuştular. Dikkatim, düşüncelerim bir hayli dağınıktı.

GÖLGEDEKİ IŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin