11

244 55 12
                                    


Uzunca esneyerek gözlerini araladı Baekhyun. Gerinerek yatakta doğrulmaya çalıştı. Dün gece çok rahat bir uyku çekmesine rağmen başı biraz dönüyordu.

"Chanyeol."

Ayağa kalkarak banyoya doğru ilerledi. Kapıyı yavaşça tıklattı.

"Hey burda mısın?

Giriyorum bak."

Kulpu tutup açtığında banyonun boş olduğunu gördü.

"Chanyeol neredesin?"

Yine derin bir sesssizlik ile karşılaştı.

Hızla odanın neredeyse her yerine göz gezdirdikten sonra Ressam olanın burada olmadığını fark etti.

Yatağa doğru dönüp eline telefonunu aldı.

Saat çoktan 12 olmuştu bile.

Büyük bir ihtimalle Chanyeol'un dersi olduğu için erkenden gitmişti.

Kendisinin de dersi 1 saat sonra başlayacaktı zaten.

Hemen dün gece bozduğu yatağı düzenlemeye koyuldu.

Oradaki işi bittikten sonra banyoya yönelip elini yüzünü yıkadı. Kapıyı kapatıp giyinmeye çalışırken duşakabinin içinde gördüğü palet ve fırça ilgisini çekmişti. Paletin içinde sadece iki çeşit renk vardı.

Yeşil ve sarı.

Ama fırçanın ucu kırmızı ile boyanmıştı.

Baekhyun kaynağını bilmediği halde bu odada çok fazla kırmızı renge rastlıyordu.

Aslında bu sorun değildi. Tek sorun Chanyeol'un neredeyse hiç kırmızı renk kullanmamasıydı.

Küçük olan daha fazla geç kalmamak için bu meseleyi daha sonra Ressam'a sormak üzere erteledi.

Hızlıca üstünü giyindikten sonra oradan ayrılıp kampüsün içine doğru ilerledi.

Yeni kalktığını ve aç olduğunu göz önünde bulundurunca kantine gitmeye karar verdi.

Yönünü değiştirip ilerleyeceği zaman arkasından güçlü bir şekilde kendisine seslenen kişiye baktı.

Luhan koşarak kendisine doğru geliyordu.

"Yah Baekhyun ! Seninle konuşmam gereken çok önemli bir konu var. Hemen benimle geliyorsun."

Kolundan tutup küçük olanı sürüklemeye başladığı zaman diğeri olanlara anlam veremiyor , merak içinde sessizce takip ediyordu.

Ağacın altına , gölge olan bir yere geldiklerinde hızlıca oturdular.

Luhan etrafına bakıp, onları dinlemeyen biri olduğuna emin olunca Baekhyun'a döndü .

"Ya sen aklını mı kaçırdın?

"Sakin olur musun Lu. Neden bahsettiğini anlamıyorum."

" Baekhyun dün sinemada Chanyeol bana bir şey söyledi. Doğru mu duyduklarım? Sen zeki birisin biliyorum ki buna cesaret edememişsindir."

"Luhan sinirlenmeye başlıyorum. Açıkça anlat şunu."

"Sen Chanyeol'u tedavi mi ediyorsun?

Hemde elinde hiçbir diploma olmadan?"

"Evet."

"Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun anlamıyorum. Yok ya sen gerçekten aklını kaçırmışsın.

Baekhyun kendine gel.

Eğer bunu yaptığın öğrenilirse neler olacağını az çok biliyor olman lazım. Daha psikolog bile sayılamazken tedavi etmeye başlaman ne kadar doğru?

Bak bende doktorluk okuyorum. Ama önüme gelen herkesin içini açıp bakmıyorum sağlıklı mı diğe."

"Luhan biraz daha sesli konuşursan duymayan kalmayacak zaten. İnan ki ben ne yaptığımı gayet iyi biliyorum.

Bak farkındayım yaptığım yanlış. Ama zaten bu sene mezun oluyorum. En fazla ne olabilir."

"Bu sene mezun olman senin hala bir diploman olmadığı gerçeğini değiştirmiyor . Tanrı aşkına Baekhyun ya yanlış bir şey yaparsan. O zaman Chanyeol'e ne olacak?"

"Yanlış yapmayacağım. Buna inanabilirsin.

Bak Lu biz seninle yakın arkadaşız bunu biliyorsun. Lütfen sadece aramızda kalsın olur mu?

"Biliyorum benim tek amacım yanlış yapmanı önlemek. Baekhyun bu aramızda kalacak ama eğer olayların sarpa sardığını görürsem buna müdahale etmekten çekinmem. Şimdilik seni daha fazla tutmayacağım hadi dersine gir. Beni gelişmelerden haberdar etmeyi de unutma."

Baekhyun Luhan'ın yanağından öpüp ayağa fırladı.

"Tamam edeceğim söz. Seni çok seviyorum. Görüşürüz güzelim benim."

"Sensin lan o güzel ! Seni gördüğüm ilk anda yüzünün tam ortasına harika parmaklarımın izini çıkaracağım ! Duydun mu beni ! Yarım porsiyon ! Hobbit kılıklı herif seni !

Baekhyun hızlıca koşmaya başladığı zaman arkasından söylenen arkadaşını duyuyordu.

°°°°°°°°°

Gün geçebilecek en sıradan şekilde ilerlemişti Baekhyun için.

Luhan'ın yanından ayrıldıktan sonra sade bir kahvaltı yapmıştı. Bütün derslerine girip en sonunda kendini eve atabilmişti.

Odasına çıkıp yatağına uzandı.

Üstünü değiştirmeye bile üşeniyordu.

Gözlerini kapatıp kafasını toplamaya çalışıyordu.

Ağır ağır kendini uykunun kollarına teslim ediyorken arka cebinde titreşen telefon yüzünden kalçasını biraz yukarı kaldırmak zorunda kalmıştı.

Park_Yeol: Baekhyun nasılsın? Bugün sabah resim atölyesinde dersim vardı. Erkenden gitmek zorunda kaldım. Kusuruma bakma.

BaekHyun: İyiyim Chan. Ve önemli değil. Sen nasılsın?

Park_Yeol: İyiyim sağol. Şunu söylemeden geçemeyeceğim. Bugün benim için gayet berbat bir gündü.

BaekHyun: Ne oldu? Bir sorun mu var ?

Park_Yeol: Kavga ettim.

BaekHyun: Yuh ! Sen mi? Park Chanyeol. Çok vurdular mı doğru söyle.

Park_Yeol: Beni hafife alıyorsun sen. İlk önce laf dalaşına girdim. Sonra küfür ettim. Bana gülmeye başladı. Sinirlendim onu ittim ve kaçtım.

BaekHyun: Niye güldü ki ?

Park_Yeol: Küfür etmeme güldü.

BaekHyun: Ne dedin sen ona? Korkuyorum...

Park_Yeol: Dedim ki senin yerinde olsaydım kendime Fuck Me derdim.

BaekHyun: ...

Sorry babe...





♧Erkenden atmayı planladığım bir bölümü geç atmak zorunda kaldım.

Çünkü sakar yazarınız parmağını ortadan ikiye yardı. Daha yeni hastaneden geliyorum ve bulduğum ilk aralıkta bölüm attım. Çünkü birazdan uyuşturucunun etkisi geçecek. Ve ben acı çekmeye başlayacağım. 😥

Yazım yanlışlarım varsa affola.

Umarım beğenirsiniz.

Sizi ve getirdiğiniz herşeyi seviyorum.

Mavi Kalın. ♧

The Summer RainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin