Erkenden buluşma yerine gelen Baekhyun ayaklarını çimlere doğru uzatmış gökyüzünü izliyordu. Bugün hiçbir kaygısı olmadan erken gelmek istemişti buraya. Gökyüzü ve denizin davetkar havası atmosfere karışıyor, Baekhyun'un nefes almak istediği zamanlar ise "Ben buradayım" diğe kulağına fısıldıyordu adeta.
Arkasına doğru aldığı ellerini başına çıkardı ve yere uzandı. O kadar huzurlu hissediyordu ki...
Ağzından bir kıkırdı kaçtı.
Saatlerce gülme isteğine engel olamıyordu. Bugün burada olma düşüncesi mi yoksa Chanyeol ile olma düşüncesi mi onu bu hale getirmişti?
Kim bilir?
Yalın bir şekilde mutluydu işte.
Parmaklarını havaya doğru uzattı. Bulutların etrafından gidiyor , bir şekil vermeye çalışıyordu.
Bulduğu yamuk kalp şeklini düzeltmek üzere elini oynattığı zaman parmağını sıcak bir avucun sardığını hissetti. Sonra görüş açısına sırıtan bir surat girmişti.
Gülümseyerek oturma pozisyonu aldı.
"Oh gelmişsin Chan. Otursana."
"Evet yaklaşık 5 dakikadır seni izliyorum ama beni fark etmedin bile."
"Gökyüzü o kadar güzel ki dalmışım. Böyle sakin ortamları her zaman bulamıyorum."
"Haklısın. Aldıkları sayesinde güzeldir Gökyüzü. "
"Odanın her yerinde bununla ilgili tablolardan dolu. Çok mu seviyorsun?:
" Pek iyi anlaşamayız doğrusu. Alacaklarım var ondan...
Neyse bu konuyu kapatabilirmiyiz. Şurada kestane satan bir yer var."
Baekhyun Chanyeol'un eli ile gösterdiği yere bakmak üzere kafasını çevirdi. Saliselik bir dilimde Ressam'ın parmaklarındaki boya dikkatini çekmişti.
"Chanyeol dün bana resim çizmediğini söylemiştin. "
"Çizmedim ki zaten."
"Elinde boya var ama."
"Baekhyun sadece annem ile görüştüm. Parmaklarımda zaten hep boya var."
"O-oh anladım. Neyse kestaneleri sen alıp gelirmisin? Benimki çok pişmiş olsun lütfen."
"Tabiki hemen. Siz yeterki isteyin doktorcum."
Chanyeol hızlıca gülerek uzaklaştı. Küçük olan Ressam'ın kalkmasıyla giydiklerini görme fırsatı yakalamıştı. Kısa kollu bir tişört giyip , altına ise diz kapaklarına gelen bir şort geçirmişti. Beline ise lacivert bir hırka bağlamıştı.
Sözünü dinlemişti yani.
Baekhyun Chanyeol ile aralarındaki bütün resmiyetin kalktığını hissediyordu. Bu olaya nedensizce çok seviniyor , onunla daha fazla yakın olmak istiyordu.
Uzun olanın inkar edilemez bir şekilde cezbedici havası vardı.
Çok sıkça kullandıği mahcup gülüşü , ne olursa olsun dik duruşu , çocukları kıskandıran masumluğu...
Düşündü küçük olan;
-Bir insan aşık olmak için bunlardan daha başka ne arayabilirdi ki?
"Yah bugün seni çok düşünceli görüyorum Baekhyun."
"Hiç farkında değilim pardon. Neyse onu bunu boşver. Bana biraz kendinden bahsetsene."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Summer Rain
FanfictionPark Chanyeol filofobi hastasıydı... ° ° Yaz Yağmuru gibiydi senin aşkın sevgilim. Ne soğuktu ne sıcak. Alevlerin içindeyken aradığım ferahlıktı. Öyle bir yağdın ki gönlüme ne kokun gitti ne de tenimde bıraktığın ıslaklığın. Ve bir gün kalbin taşla...