Boyun girintisini gıdıklayan dalgalı saçlar yüzünden hafifçe gözlerini araladı küçük olan.
Kolları ile sıkıca bedenini sarmalamış olan Chanyeol , huzurla kucağında yatıyordu.
Kaşları hafifçe çatılmış ufak mırıltılar çıkarıyordu.
Uykusunda acı çekiyordu sanki.
Düşündü küçük olan;
İnsandı bu , aciz ve yalnızdı.
Hem nankör hem muhtaçtı.
Düşerse , kalkamamaktan korkuyor bu yüzden kendi oluşturduğu buz tabakanın üzerinde kayıp duruyordu.
Zamanın bile elini eteğini çektiği bir döngünün içinde gidip geliyordu.
Kayboluyordu.
Altında binbir parçaya ayrılan buza rağmen devam ediyordu.
İnsandı bu , aciz ve yalnızdı.
Bilmiyordu ki buzlar da erirdi. O zaman ayaklar altına aldığı her şey yükselip başının üzerinde yer edinirdi.
Yoksa boğulmak dedikleri bu muydu?
İnsandı bu, hem nankör hem muhtaçtı.
Ağlayanlara sulugöz ,
Susana depresyonda ,
Her şeye gülene ukala ,
Görmek istediğini görene deli derlerdi.
Nankörlük de buydu ya.
Biri de çıkıp demezdi :
" Kimler niye sevmedi seni ? Kimse mi bilmedi boynu bükük kalbin isteğini ?Herkes gibi olduğum için affet beni."
Fısıldadı sevdiğine:
"Herkes gibi olmayacağım. Katacağım her bir rengimi her bir rengine. Gökkuşağını geçene kadar durmayacağız. Tanrı bizi yanına alınca da gökyüzünde parlayacağız.
Son sözümmüş gibi , unutma bu yeminimi."
Ressam olanın alnına küçükçe buse kondurup yataktan doğruldu.
Daha birkaç saat önce uyukladığı gri koltuğa yaklaşıp , tişörtünü almak üzere eğildi.
Üzerini giyebildiğinde cebindeki telefonu çıkardı. Saat 2' yi çoktan geçmişti bile. Panikle Kyungsoo'nun attığı mesajları okumaya başladı.
Ya durduğu zemin çöküyordu ya da zelzele oluyordu. Küçük olan bu kadar sarsılmasına başka bir açıklama bulamadı.
Koşar adımlarla kapıyı yavaşça çekerek odadan ayrıldı.
- Bütün dünya ayaklarının altından kayıp giderken bile , sevdiği uyanmasın diğe kapıyı yavaşça çeken adam. Ayaklarının altındaki buz tabakası hiçbir zaman eriyip başının üzerine geçmesin.
Oranın üzerinde ancak sevdiğinin yeri olsun . Eriyen her bir buz ile demlediğin aşkının serinliği , senden hiç ayrılmasın. -
°°°°°°°°
Baekhyun , Luhan ve Kyungsoo' ya kampüsün içine doğru gelmeleri için çektiği mesajın üzerine oturduğu yerde beklemeye devam etti.
10 dakika geçmişti bile.
Büyük bir ihtimalle bir kaç dakikaya burada olurlardı.
Yanıyordu. Belki şu Yaz Yağmuru dedikleri saçma şey yağsa küçük olan yerinden ayrılmayacağına Tanrı'ya yemin edebilirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Summer Rain
FanfictionPark Chanyeol filofobi hastasıydı... ° ° Yaz Yağmuru gibiydi senin aşkın sevgilim. Ne soğuktu ne sıcak. Alevlerin içindeyken aradığım ferahlıktı. Öyle bir yağdın ki gönlüme ne kokun gitti ne de tenimde bıraktığın ıslaklığın. Ve bir gün kalbin taşla...