Baekhyun yolunu ezberlediği odanın önüne doğru gelince kapıda kendisini bekleyen Chanyeol ile gülümsedi.
Uykusuzluğu duruşundan bile belliydi.
Ağır ağır aldığı nefes buse şeklindeki dudaklarından bir mısra gibi dökülüyordu.
Okumak istercesine dudaklarını oynattı küçük olan.
"Hoşbuldum" diyebildi sadece.
Upuzun mısranın en hoş kelimesi, evet buydu.
▪ Her şeyden daha çok hoş buldum.
Sana hoş buldum Chanyeol.▪
"Hoşgeldin" demişti ona Ressam olan.
▪Her şeyden daha hoş geldin.
Bana bile hoş geldin Baekhyun.▪
Kimse ne duyabilirdi ve görebilirdi bu hoşnutluğu. Hissetmek vardı ve iki kalp. Birde üşüdüğünü hisseden iki çift dudak...
" Hadi içeri gel üşütme."
Küçük olan içeri doğru ilerledi.
Her şey hazırlanmıştı.
Pencerenin önünde gri koltuk , karşısında ise şövale üzerinde bir tuval bulunuyordu.
" Saat 4 olmuş bile. Seni de uykundan ettim değil mi? "
" Uyuyamıyordum zaten. Hem ilk defa yarı insan yarı balık olarak çiziliyorum. Hatta ilk defa çiziliyorum."
" Sen olmasan ben ne yapardım?"
Küçük olana minnetle gülümseyerek gri koltuğu işaret etti.
" Sen koltuğa uzan ben boyalarımı alıp geliyorum."
Diğeri işaret edilen yere uzanıp Ressam olanı beklemeye başladı.
Hava hala karanlıktı. 1 - 2 saate büyük ihtimalle güneş hafiften doğardı.
Kyungsoo ve Luhan ile saat 7 gibi buluşmaları lazımdı. Daha geç saatlere kalırlarsa büyük ihtimalle arşivlerden sorumlu görevliler ile başları belaya girebilirdi.
Ressam olan hazırlıkları bitirdikten sonra odada ışığın bulunduğu yere doğru ilerledi. Düğmeye basıp etrafın tamamen karanlık olmasını sağladı.
Elinde ince ve kalın uçlu bir kaç fırça ve az rengin bulunduğu bir palet ile tuvalin başına geçti .
" Hyun tişortünü çıkarmamışsın hala."
" Şe-şey unutmuşum. Işıkları niye kapattın? Nasıl çizim yapacaksın?"
" Ben tuvalin başındayken çizdiğim şeye inanmak isterim. Işık açık olunca Baekhyun'sun. Işıkları kapatınca ay ışığı ile süsleniyor vücudun. Böyle olunca insan olamayack kadar kusursuzum diğe bağırıyor her bir tonun.
Ve ben bir insan çizmiyorum değil mi Hyun?"
Küçük olan hafif bir utançla tebessüm etti. Elindeki tişörtünü yere doğru indirip , sırtını koltuğa yasladı.
Uzun olan elindeki fırçayı palete doğru değdirip ilk rengi mimledi ince uca.
Gözlerini karşısındakine değdirip duruyor onu da mimliyordu aklına.
Tuvale damlattığı her bir damla günah oluşturuyor , küçük olanın yüzünü çizmeye başlayınca sevaba dönüşüyordu.
Gözler arasında geçen sürtüşme bir türlü durmuyor , yakana kadar devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Summer Rain
FanfictionPark Chanyeol filofobi hastasıydı... ° ° Yaz Yağmuru gibiydi senin aşkın sevgilim. Ne soğuktu ne sıcak. Alevlerin içindeyken aradığım ferahlıktı. Öyle bir yağdın ki gönlüme ne kokun gitti ne de tenimde bıraktığın ıslaklığın. Ve bir gün kalbin taşla...