(Chanyeol)
Masama yerleşip çalışanların bıraktığı dosyaları inceledim. Sonra aşağıdan gelen sesle arabamın getirildiğini anladım. Sırf 'Park Chanyeol bizim arabamızı kullanıyor.' diyebilmek için bu kadar toleranslı olmaları çok acınasıydı.
"Şey... Siz duymayınca..."
Çalan kapıyı duymayınca Luhan kuzeniyle içeri girmişti. Ellerini nereye koyacağını bilmeden öylece gülümseyen gamzeli kuzen bana bakıyordu. Sessiz olduğunu düşünerek Luhan'a eğildi.
"Ölebilirim."
Basit bir kahkaha attım. Bu dalga geçmek gibi bir şey değildi. Sadece gözüne sevimli görünüyordu.
"Luhan bana senin beş dil bildiğini söyledi."
"Şey... Aslında yedi dil biliyorum. İki dil daha öğrendim."
"Peki akıcı konuşabiliyor musun?"
"Öyle söylüyorlar."
"Tamam, sana bir oda ayarlayama kadar Luhan'ın odasında vakit geçir."
"Oda mı?"
Önce bana sonra Luhan'a baktı. Ondan gülümseme kazanınca tekrar bana döndü.
"Bu arada adını söylemedin."
"Zhang Yixing!"
"Etrafımdaki Çinliler çoğalıyor desene."
"Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım. Kuzenimi de asla mahcup etmeyeceğim."
"Sana inanıyorum. Çünkü Luhan'la kan bağın var. Şimdi bana bildiğin dilleri say."
"İtalyanca, İspanyolca, Japonca, Korece, Portekizce, Fransızca, Türkçe, Rusça ve Almanca."
"Dokuz oldu."
"Rusça ve Japonca konusunda çok iddialı değilim."
"Dil öğrenmek senin için bir hobi mi?"
"Bir nevi... Ama benim için önemli olan şey kendime bir şeyler katabilmek. İyi derecede İngilizce konuşuyorum. Fakat o anadilim gibi oldu. Bir süre yurt dışında yaşadım."
"Güzel."
"Her ülkede kendi diliyle konuşmak istiyorum."
"Üretken misin?"
"Huh? Çeviri için burada değil miyim?"
"Sence Luhan burada sadece asistan olarak mi çalışıyor?"
"Huh?"
"Genlerinize güveniyorum ufaklık. Luhan sana her şeyi anlatır. Bundan sonra koşturmaya hazır ol."
Hala anlamayarak baktığında Luhan'a bakarak gülümsedim ve devam ettim.
"Ona her şeyi anlat Luhan. Sonra muhasebeyi arayıp yemek ve alışveriş kartlarından hazırlamalarını iste."
"Dergi katı da öğreteceklerime dahil mi?"
"Orayı daha fazla sevebilir. Anlatmadığın hiçbir şey kalmasın. Buna her şey dahil."
Benimle ilgili durması gereken yer ve konuşma tavrından bahsediyordum. Yixing heyecanlı olduğu için biraz tuhaftı. Daha sonra böyle olmayacağına emindim. Fakat yine de küçük uyarımı yapmalıydım.
Hala bana baktıklarında ellerimle onlara gitmelerini işaret ettim.
"Öğle yemeğine kadar çalışmalıyım."
"Tam bir olduğunda masanızda olacak efendim."
"Kolay gelsin."
Odadan çıktıklarında çığlık ve kedi mırıltısı karışımı bir ses duydum. Gerçekten odamın kapısında mı konuşuyorlardı?