(Sehun)
Uyandığım tam bir saat olmuştu. Bunu biliyordum. Çünkü Chanyeol başımda hem dakikaları sayıyor, hem de sürekli beni öpüyordu. Fakat utancımdan uyandığımı belli edemiyordum.
Bir öpüşmeyle başlayan masum bir an nasıl bu hale gelmişti? Gerçekten hiçbir şey anlamıyordum.
Onu istediğimi inkar edemezdim. Tanrı aşkına! Lise son sınıf öğrencisi bir ergenim. Aksine kim inanır ki?
Tamam, onu istiyordum. Fakat henüz erken olduğunu biliyordum. Hayatım boyunca ömrümün geri kalanında benimle olacak kişiyi merak etmiştim. Belki Jongin kadar dile getiren biri değildim ama bunu merak ediyordum. Sadece bir kişi olsun istiyordum. Şimdi ise daha birkaç günlük sevgilimin yatağına girmiştim. Kendime inanamıyordum.
"Uyan artık tatlı melek."
Son kez söyleyip bekledi. Benden ses çıkmayınca banyoya gitti. Suyun sesini duyunca rahatlamıştım. En azından gözlerimi açtığım anda ona bir şey söylemek zorunda kalmayacaktım.
Yavaşça gözlerimi aralayıp görüntünüm netleşmesini bekledim. Odada yoktu. Kalkıp eşyalarımı aldım ve üzerime giyecek bir şey bulmak için odadan çıktım. Tam kapıyı kapatıp arkamı döndüğüm anda ona çarptım.
"Cidden mi Sehun?"
"Chanyeol ben..."
"Numara olduğuna inanmak istememiştim."
"Sadece..."
"Senin için papatya özlü banyo yağı kullandım. Git ve küvetin tadını çıkar. Yanına gelmeyeceğim, korkma. Diğer odada duştayım. Mutfakta buluşalım."
"T-tamam."
Banyoya girip kapıyı kilitledim. Yaptığım şeye inanamıyordum. Nasıl birine karşı bu kadar zayıf olabilmiştim? Neden?
Küvetin içinde öylece bekleyip daha iyi hissetmeyi diledim. Fakat olmuyordu. Kendimi suç işlemiş gibi hissediyordum.
Aslında içimdeki kötü hislerin kaynağını biliyordum. Ya hevesi geçerse? Ya benimle yattıktan sonra her şeyden vazgeçerse? Ya tek amacı buysa?
İçten içe onun böyle biri olmadığını biliyordum. İyi biriydi. Sıcak kalpli ve aşık... Fakat onun böyle olması korkularıma engel olmaya yetmiyordu.
Benim için hazırladığı dolaptan pantolon ve tişört aldım. Üzerime de, içi kapüşonlu üst, dışı kot olan ceketi aldım. Saçlarımın suyunu öylesine havluya silip aşağı indim.
Mutfaktan harika kokular geliyordu.
Çekinerek ilerledim. Islık çalarak elinde tavayla bir şeyler yapıyordu. Neden bu kadar normal davranıyordu? Onun için sıradan bir şey miydi yani? Hiç farklı hissetmiyor muydu?
Öksürerek varlığımı belli etmeye çalıştım. Sesim bile çıkmaya korkuyordu. Bir kez daha öksürdüğümde hızla bana döndü.
"Bebeğim!"
Tavadakini tabağa koyup yanıma geldi ve kollarını etrafıma sımsıkı sardı. Her zamankinden daha sıkı sarılıyordu.
"Eve gitmeliyim."
"Umarım komodinin üzerine yüz dolar bırakmamışsındır?"
"Ne?"
"Beni öylece bırakıp gidemezsin diyorum meleğim."
Saçlarıma bir sürü öpücük kondurdu. Sonra boynuma sokulup kokumu içine çekti.
"B-burada olmamı mı istiyorsun?"