' '

2K 204 27
                                    

Jungkook:

"Ham yap bakayım, aç ağzını. Aaaaaa." Jimin'in bu hallerine hepimiz gülerken o sinirle bize bakıyordu. Taehyung ise kaşlarını çatmış mamasına bakıyordu.

Jimin bize sinirle bakmaya devam ederken Taehyung burnunu öne doğru kaldırdı ve mamayı kokladı. Suratını buruşturup elleriyle kaşığı ittirmeye çalışıyordu. Ah, bir de sanki ekşi bir şey yemiş gibi ağzını şapırdatıyordu.

Bizimle ikinci günüydü ve çok çabuk alışmıştı ama yemek konularında hep seçiciydi. Bizim yemeklerimizi yemek ister gibi gözleri parlıyordu ama mamayı görünce şimdiki gibi suratını buruşturuyordu.

"Ama bizim Taehyung'umuz yemezse büyüyemez ve bizler gibi koskocaman adam olamaz."

Hepimiz gülmeye başladığımızda Jimin bize öldürücü bakışlar atmaya başlamıştı. Sonra bakışları Jihoon'a dönüp gözlerini de büyüterek konuşmaya başladı.

"Sen hiç gülme 1.50!"

Jihoon bir anda dikleşip konuşmaya başladı.

"Ben belki kendime gülüyorum. Sanane. Yah! Ayrıca benim boyum 1.65 seni civciv!"

"Shut up 1.50."

İkisi de birbirine kızgın boğa gibi bakmaya başlamıştı. O sırada dişleri olmayan Taehyung'umuz dili dışarıda gözlerinden kalp çıkarken Nutella yiyen Hoseok'a bakıyordu. Hoseok'a doğru hareket edecekken mama sandalyesinde ve kemerleri bağlı olduğu için kalkamamıştı. Zorluyor ama çıkamıyor, zorladıkça da kaşlarını çatıyor ve dudakları ile dilini sıkıyordu.

En sonunda kaşlarını çatmış, kuyruğundaki iğne ile kemeri kestiğinde gözlerim büyümüştü. Hızla sandalyeden atladığında yere düşüp bir yerini kırmaması için tek hamlede ayağa kalktım ve havada yakaladım.

"Seni yaramaz. Ne yapıyorsun sen?"

Bana masum masum bakarken arkadan cırlayan Jimin ile başını boynuma koydu ve kuyruğunu sallamaya başladı.

"Yah! Yaaaah! Minik Taehyung'um o mamayı senin için hazırlamıştım ben. Nereye kaçıyorsun?"

Başını boynumdan kaldırıp Jimin'e baktıktan sonra dudak büzdü ve parmağıyla Hoseok'un elindeki Nutella'yı gösterdi.

Hoseok şen bir kahkaha atıp ayağa kalktı ve kucağımdaki Taehyung'u aldı.

"Ağzının tadını biliyor. Gidin köşelerinizde ağlayın, ben Taehyung'umuzu doyuracağım."

"Yah Hoseok! Salak mısın, taklit mi yapıyorsun. Şeker ve bu tür yabancı maddeler onun için zararlı." Hoshi bir anda ayaklanıp onu uyardı.

Hoshi'ye popo sallayıp koltuğuna oturduğunda Yoongi gülümseyip Hoseok'un yanağından bir makas almıştı. Hoseok da ona göz kırpıp Nutella'dan koca bir kaşığı Taehyung'un ağzına uzatmıştı. Heyecanla ağzını kocaman açan Taehyung ise ağzını daha fazla açabilmek için ellerini yanaklarına koymuş çekiştiriyordu.

"Ağğğğhhh şimdi ağlayacağım. Bebek aşkım tuttu. Çok şirin ve ben minik Taehyung'umuza sarıldığım zaman onu boğarak öldürmekten korkuyorum."

Minghao sızlanarak Taehyung'a baktığında Taehyung'un hiç de umurunda değildi. Onun için şu an ağzına doğru gelen kocaman Nutella dolu kaşık daha önemliydi.

"Bebeğin olabilirim." Jun Minghao'ya sırnaştığında Wonwoo ve Mingyu öğürerek kendilerini yere atmışlardı. Hiç değişmeyeceklerdi. Gülümseyerek onları izlerken, başımı oturduğum koltuğun boyunluk yerine yasladım.

Gerçekten şu iki gün içinde o kadar duygu değişimi yaşamıştım ki artık yetişemiyordum ama bugün uzun bir zaman sonra gülümsemekten yanaklarım ağrımıştı. Dünkü olanlar aklıma geldikçe tüylerim ürperiyordu.

Ne olacağını veya ne yapacağımızı bilmiyorduk ama kesinlikle Taehyung'u kuruma veremezdik. O sadece bize alışkındı ki o da ona iyi davrandığımız içindi ama kuruma vermek gibi bir hata yaparsak üzerine deneyler yapılacağından adım kadar emindim. Acımayacaklardı. Çünkü onlar bunun için vardı.

Biz de öyleyiz diyemezdim. Çünkü biz daha bu işe girmeden olacakları biliyorduk. Ancak hep bu tür deneylerden uzak durmuştuk. Bu tür deneyleri durdurmak gibi bir gücümüz yoktu ki durdurabilsek bile hangi birini durduracaktık ki. Her bencil ve güçsüz insan gibi olanları izleyebildik her ne kadar istemesekde.

Taehyung'a da bunun olmasını istemezdim. O bana sevgilimden belki de en büyük hediyeydi. Hepimize öyleydi. Onu korumalıydık.

"Yine daldın gittin Jungkook. Neyin var?" Namjoon konuştuğunda bakışlarım ona döndü.

"Sadece düşünüyordum, onu burada daha ne kadar saklayacağımızı. Er ya da geç öğrenecekler ve o zaman bu bizim sonumuz olur. Biliyorsun onu tek bırakamayız ama bu seviyeye gelene kadar da çok fazla zorluklar çektik. Ne yapacağımızı bilmiyorum."

Neredeyse hepimizin düşüncelerini dile getirdiğimde ortamda bir sessizlik oldu. Sonra Jin hyung aklına bir şey gelmiş gibi bir anda ayağa kalktı.

"Beyler hepimizin bir evde kalması sizce nasıl olur?"

"Neden?" Hepimiz bir ağızdan konuştuğumuzda ağzı çikolata dolu olan Taehyung gözleri kocaman olmuş bir şekilde bize bakıyordu. Yüzüne ve ağzının kenarlarına bulaştırmıştı. Arada bir parmaklarını suratındaki çikolataları yemek için kullanıyordu ve inanın bu görüntü çok fazla tatlıydı.

"Hepimiz bir arada olursak Taehyung için hem daha güvenli bir ortam oluşur hem de ona bakmamız daha kolay olur. Ayrıca Taehyung Jungkook'un dediği gibi burada büyüyemez. Bana ve aileme ait bir dağ evimiz var. Onlar bildiğiniz üzere Amerika'da yaşadıkları için bir sorun olmayacak. Yani korkacağımız hiç kimse olmayacak. Ayrıca orayı da döşeriz burası gibi ve büyüdüğü zaman düzenli bir şekilde kontrol ederiz."

Hepimiz başımızı sallamıştık. Evet her şey iyi güzeldi ama Taehyung'u nasıl çıkaracaktık ki. Evet küçüktü ama yeni yeni konuşmaya çalışıyordu ve anlamsız sesler çıkararak bağırıyordu. Şimdiye kadar bir sorun yoktu. Çünkü duvarlar ses geçirmezdi ama bu sonsuza kadar böyle gitmezdi.

"Bence de aynı eve taşınalım. Zaten aynı evde olunca yabancılık çekeceğimizi sanmam. Çoğu gün burada beraber sabahladık sonuçta." dediğimde onaylayan mırıltılar yükselmişti. Sanırım şu küçük canavar tüm hayatımızı değiştiriyordu. Peki ben bundan neden rahatsız değildim.

~

#10. 05.19->22.03.20

Experiment 'taekook'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin