Wonwoo
Odamdan çıktığımda evin sessizliği ve soğukluğu yüzünden bir ürperti hissettim. Ellerimi kollarıma sürterek ortak salona doğru yürümeye başladım. Mingyu çoktan kalkmış olmalıydı. Son zamanlarda uykusuzluk çekiyordu ve bana belli etmemeye çalışsa bile uyku hapı kullandığı zamanlara şahit oluyordum.
Onun için gerçekten çok üzülüyordum ama elimden hiçbir şey gelmiyordu. Çünkü tek o değil, hepimiz aynı durumdaydık. O geceden sonra uzun bir süre toparlanamamıştık. Uyuyamıyorduk, olur da şans eseri uyursak eğer kabuslarla uyanıyorduk. Çünkü o görüntüler akıldan çıkacak türden değildi.
Salona girmemle beraber, çıkmam bir oldu. Yine bu ana şahit olamazdım. Seokjin, Jimin, Hoshi ve Jun her yere tütsüler yakıyordu. Jungkook'un ölümünün ardından her ay onu anmak adına tütsü yakılır, ruhunun rahatlığı için dua edilirdi.
Elbette onu anmak için bu yapılanların hepsine katılırdım ancak yine de hala öldüğüne inanmak istemeyen tarafım o kadar ağır basıyordu ki, tütsü yakılırken görünce kalbime tonlarca ağırlık çöküyordu. Belki de Taehyung'un ölümünden daha fazla üzülmüştüm ona. Taehyung gaz solumuş ve acısız ölmüştü ama Jungkook öyle miydi?
Bizlere açıklamaya çekinse bile fark edebiliyordum bakışlarından, gerçi fark etmemek salaklık olurdu. Jungkook Taehyung'a aşık olmuştu ve aşık olduğu kişi tarafından da maalesef ki öldürülmüştü. Yani bizler öldüğünü düşünüyorduk çünkü onca yaşanılandan sonra yaşama gibi bir şansı yoktu.
Balkona çıktığımda burnuma gelen yoğun sigara kokusu yüzünden yüzümü buruşturdum. Evdeki tütsüler yetmezmiş gibi bir de sigaraya başlamışlardı. Evet, neredeyse hepsi sigara içiyordu artık.
Yavaşça kayarak yere oturduğumda sırtımı balkonun duvarına yasladım. Bakışlarım güneşin bulutlar yüzünden görünmediği gökyüzüne takıldığında yanaklarımı gözyaşlarım doldurdu.
O çoğu zaman olgun durmaya çalışsa da minik bir kardeşti bizim için. O ilgiye muhtaçtı ancak bu zamana kadar ona istediği ilgiyi veren olmamıştı hiç. Karşı tarafa hep kendini güçlü gösterdiği için karşısında kim varsa ilgiyi ondan bekliyordu. Bizler bile öyleydik.
Belki de bazı konularda aklımızın başımıza gelmesi için o kişinin ölmesi veya ortadan kaybolması gerekiyordu. Keşke anlamak için ölmesini bekleyecek kadar geç kalmasaydık. Onun iç sesine kulak verseydik.
Gözyaşlarım hızını kesmeden artmaya devam ettiğinde koyu renk bulutlar da bana ortak olup benim gözyaşlarımla birlikte yağmaya başlamıştı. Başımı dizlerime gömdüm. Gözlerimi kapatmamla gözlerimin önüne o gecenin gelmesini engelleyemedim.
¤ ¤ ¤
Dark NightOrmanın içinde köpeğin koşarak geldiği yere yürürken burnuma gelen duman kokusu ile olduğum yerde döndüm. Hiçbir şey görünmüyordu. Sadece çok cılız bir duman kokusu alıyordum. Yanan bir ateş yoktu, varsa bile söndürülmüştü.
Yürümeye devam ederken ayağımın kayması ile zar zor dengemi toparladım. Bakışlarım ayağımın olduğu yere dönünce hızla yere eğildim. Karanlıkta çok seçilmiyordu, çamur gibi bir kıvamı vardı ancak bir çamur değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Experiment 'taekook'
Science Fiction'O' deney sonucu ortaya çıkan değişik bir yaratıktı. to start: 10.03.19 to finish: ... -Düzenlemede!- Yeni bölüm günleri Salı - Cuma (09:00/21:00)