bölüm şarkısı:billie eilish-bad guy"Anlat bakalım." Kapıdan içeri girer girmez kızların göz hapsine alınmıştım. Ayrıca sadece göz hapsi değil kolumdan tuttukları gibi karşılarına oturtmuşlardı.
Şu an Jennielerin evindeydik. Beni üçlü koltuğa oturttular. Kendileri de orta sehpaya geçtiler. Bana merakla bakan gözlerini daha fazla bekletmek istemiyordum ama aklıma gelen şeyle kendimi durdurdum. Pis pis sırıtmaya başlayıp ellerimi göğsümde bağladıktan sonra konuşmaya başladım.
''Asıl siz anlatın bakalım.'' Ses tonuma kattığım imayla hepsinin bana bakan gözleri önce şaşkınlıkla açıldı sonra ise kafalarını başka yerlere çevirmeye başladılar.
''Bana bakın. Ne zamandır bu işler dönüyor? Jennie sen başla."
"Ne işi yahu?" Saçını hafifçe kaşıyıp saçma bir surat ifadesiyle sorunca gözlerimi devirmiştim.
"Anlamamazlıktan mı geleceksiniz cidden?! Jimin'den bahsediyorum."
"Jimin, benimle dans etmek istediğini söyledi ve dans ettik bu kadar."
"Başka bir şey yok yani."
"Yok." Elini burnuna götürüp hafifçe dokundu.
"Yalan söylüyor." Lisa'nın bir anda bağırmasıyla sıçramıştık.
"Yalan söylerken burnuna dokunuyor." Hepimiz şokla ona dönmüştük. Bu benim bilmediğim bir şeydi. Şaşkınlığına bakacak olursak Jennie'nin de bundan yeni haberi oluyordu.
"Demek o yüzden hep beni yakalıyorsun." Jennie hiddetle işaret parmağını kaldırıp ona sallamaya başlamıştı. Olaya el atmam gerektiğini düşünüp sesimi yükselttim.
"Yah, devam etsene." Bir anda eski haline geçip ellerine bakarak anlatmaya başladı.
"Jimin birkaç kez mesaj attı. Dün akşamdan önce. Ben de ona cevap verdim ama flörtleşmiyorduk bile. Sonra dün akşam birden benimle daha yakın olmak istediğini söyledi ve dans ettik." O gülümsemeye başlayınca hepimiz gülümsedik.
"Şimdi de mesajlaşıyoruz işte hala." Aklına bir şey gelmiş gibi gözleri bir anda açılıp Jisoo'ya döndü. "Sıra sende."
Jisoo bir anda ona dönen bakışlarla rahatça konuşmaya başladı. Bu konularda çok rahattı. Jennie ve bana nazaran Jisoo ve Lisa bu konuları konuşmaktan çekinmezlerdi
"Namjoon'la Rose lavaboya gittikten sonra tanıştık. Siması tanıdık geliyordu. Meğer Jungkookların arkadaşıymış. Öyle tanıştık sonra dans ettik."
"Başka bir şey?"
"Mesajlaşıyor musunuz?"
"Numaralarımızı almadık." Jisoo konuştuğunda üçümüz de hayal kırıklığına uğrayarak bağırdık.
"NE?!"
"Fazla fırsatımız olmadı." Hepimiz imayla bakınca telaşla ellerini iki yana sallayıp cevap verdi.
"Hayır,hayır yanlış bir şey düşünmeyin. Rose alelacele çıkınca peşinden çıktık ve onu aradık."
"Öyle mi?" Cidden şaşırmıştım, bunu söylememişti.
"Sıra sende Rose." Telaşa kapılıp Lisa'yı öne attım.
"Lisa! Lisa anlatmadı." Lisa ellerini iki yandan geriye yaslayıp oturduğu yerde rahat bir pozisyon alıp yüzüne pis bir sırıtış yerleştirdi.
"Ben sadece dans ettim. Pas. Sıra sende Rosieposie." Derin bir nefes alıp anlatmaya başladım.
"Jungkook ve Miyah sevgili değilmiş." Hepsinin şok olmuş ifadelerini görünce devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria •rosékook
Fanfiction... Ama tahmin etmek istemeyeceğim bir şey oldu. O, duymak istemediğim şeyleri, yalan sandığım kelimeleri doğruladı. Ona inanmak istediğim her saniye boğazımda düğümlendi, gözlerime doldu. jeon jungkook-park chaeyoung fanfic.