300 okunmayı geçtiğimiz için bugün bir bölüm daha atıyorum. Tekrar tekrar tekrar teşekkür ederim.
"Bir daha anlat." Diyen Lisa ile gözlerimi devirmiştim.
"Tek seferde anlayamıyor musun Lisa?"
"Hayır, olayı anladım da hala sen nasıl böyle bir şey yapabildin onu algılayamıyorum."
"Yaptım işte böyle bir saçmalık. Zaten o iddiadan sonra bir daha yazmayacağımı söyledim."
"NE?!" Kızların üçü de aynı anda bağırmıştı.
"Kulağım patlayacak."
"Patlatacağım ben şimdi seni." Sinirle söylendi Lisa.
Konuşmanın başından beri sessiz kalan Jisoo konuşmaya başladı. "Yanlış bir şey yapmamışsın ki. Bu sapıklık değil, bence konuşmaya devam etmelisin."
Kızlarda ona destek verecek birkaç şey söylediler.
"Chaeyoung, onun arkadaşlarıyla tanıştığımı biliyordun neden sana ayarlamamı istemedin ki?"
"Bu öyle bir şey değil Lisa. Önce kendimden emin olmam gerekiyordu. Üstelik sadece hoşlantı. Onun için ölüp bittiğim falan yok."
"Dedi sırf onunla konuşabilmek için anonimden yazan kız." Jennie'ye gözlerimi kısıp bakmaya başladım.
"İster inanın ister inanmayın. Sadece merak ettiğim birisiydi ve tanımak istedim."
"O zaman neden bıraktın?"
"Çocukçaydı. Sonunu göremiyordum ben de bıraktım."
Oturduğumuz kafenin kapısı açıldığında Jennie , "Seninki burda." diye fısıldadı. Kafamı refleks olarak kaldırınca Jungkook'la göz göze geldim. Neden her ona baktığımda bana bakıyor oluyordu ki?
Bu aralar beni her gördüğünde yaptığı gibi hafifçe gülümseyip baş selamı verdi. Ben de aynı şekilde karşılık verince kızlar kıkırdamaya başladı. Sert bakışlarımı gönderirken bir yandan da telaşa kapılmıştım.
"Kızlar bu arada bunu kimsenin duymasını istemiyorum. Aramızda kalsın istiyorum."
"Tabii ki Chae. Bu olayın bizi daha da yakınlaştırdığını düşünüyorum. Bize güvenebilirsin."
"Teşekkür ederim."
Kısa bir sessizlik oluştu. Jungkook ve arkadaşlarının oturduğu masaya bakmak istemiyordum.
"Kafanı kaldırsana Rosie. Seninki sana bakıyor." Lisa'nın dediği şeyle kızarmaya başlamıştım. Sakin ol. Sadece sınıf arkadaşına bakıyor. Sakin ol.
"Rosie domatesle yarışıyorsun şuan." Jisoo'nun söyledikleriyle ben de onlara katılarak gülmeye başlamıştım. Elimi kendime sallayarak yelpaze olarak kullandım.
"Siz beni böyle sıkıştırmaya devam mı edeceksiniz?" Gülerek sorduğum soruya Jennie de aynı tavırla karşılık verdi, "Gidip konuşacak mısın yoksa getirtelim mi?"
Gülerken renk değiştirdiğime emindim artık.
"Kızlar ben lavaboya gidiyorum. Yüzümü yıkayacağım."
"Yardım lazım mı?"
"Evet Lalisa sen musluğu açarsın ben elimi ıslatırım." Onlar gülmeye devam ederken ben lavaboya doğru ilerledim.
Aynada kendimi görünce düşündüğüm kadar kızarmadığıma sevinmiştim. Yüzümü hafifçe yıkayıp birkaç dakika derin nefes almaya ayırdım. Kendime geldikten sonra içeride Jungkook'un da olduğunu düşünmemeye çalışarak masaların olduğu kısma dönmek üzere kapıyı açtım.
Karşımda onu görmeyi tabii ki beklemiyordum. Kollarını bağlayıp arkasındaki duvara yaslanmış kadınlar tuvaleti önünde bekliyordu. Kapının açılmasıyla yerde olan gözlerini yüzüme çıkarmıştı. Onu görmüş olmanın şaşkınlığıyla kalkan kaşlarımı indirip yüzüne bakmaya devam ettim.
"Selam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria •rosékook
Fanfic... Ama tahmin etmek istemeyeceğim bir şey oldu. O, duymak istemediğim şeyleri, yalan sandığım kelimeleri doğruladı. Ona inanmak istediğim her saniye boğazımda düğümlendi, gözlerime doldu. jeon jungkook-park chaeyoung fanfic.