son bölüm şarkısı:bts- black swan
(the swan song: efsaneye göre kuğunun ölmeden önceki son ve güzel ötüşü)
Herkesin kendi hikayesi vardır. Yaşarken bilmez belki, ya da sonunu beğenmez, karakterlerini sevmez, belki de figüran olduğunu düşünür başkalarının hikayelerinde. Ama yanılırız. Çünkü ben de hayatımın her anında yaşamak için yaşamış olmama rağmen dönüp anılara baktığımda yaşanmışlıkların her birinin bambaşka bir hikaye olduğunu fark ediyorum. Ama evet, ben de baştan sizin gibi düşünmüştüm. Yanıldığımı yeni yeni görebiliyorum.
''Güzelim sadece ekmekler eksik.''
''Getiriyorum.'' Uzatarak söylediğim cümlemin ardından elimde ekmek sepeti ile koşarak mutfaktan bahçeye çıkmıştım. Sepeti masaya bırakıp o eksik olmadığını söylese de göz gezdirmeye başlamıştım. Belime sarılan kollarla gülümseme başladım ve başımı omzuna yasladım.
''İyi ki yardıma geldin güzelim. Sen olmasan ne yapardım bilemiyorum.'' Dirseğimle hafifçe dürtüp kızgın çıkarmaya çalıştığım sesimle konuştum.
''Dalga geçme Jungkook. Etleri onlar gelince pişireceğimizi biliyordum zaten. Sadece yanında olmak istedim.'' Kahkahasıyla birlikte beni yüzüne doğru çevirdi.
''Biliyorum güzelim ve benim buna hiç bir itirazım yok.'' Yavaşça yüzüme doğru yaklaşmıştı ki zilin çalmasıyla ondan ayrılıp kapıya doğru koşturdum.
''Geldileeeer.''
Kapıyı açtığımda karşımda Jennie ve Jimin vardı. Ama sadece onlar vardı. Bu durum kaşlarımın hafifçe çatılmasına sebep oldu.
''Diğerleri nerde?''
''Hoş bulduk Chae. Evet iyiyiz sen nasılsın?'' Jimin'in cevabıyla utanarak gülümsedim. Sadece heyecanlıydım işte.
''Geliyorlar, aynı anda çıktık. Biz her zamanki gibi ilk ulaşan olduk sadece.'' Jennie üzerindeki ceketi çıkarırken imayla mırıldanmıştı.
''Hızlı kullanmıyorum Jennie, sadece onlar çok yavaş.'' Jennie ona sarılırken içeriye yürümeye başladılar.
''Ben bir şey demedim.''Jennie tatlı bir şekilde bunu söylediğindeyse ikisi de gülümsüyordu.
Tam onların peşinden ilerleyecektim ki tekrar çalan kapı sesiyle kapıyı açtım. Bu kez tüm ekip tastamam karşımdaydı hepsini sıcak bir gülümseme ve sarılmanın ardından içeri davet ederken Jennie'nin gerçekten tehlikede olduğunu düşünmeye başlamıştım. Aynı anda yola çıkıyorlardı hepsi aynı anda ulaşırken onların erken gelmesi düşüncesi aklımda dönerken içeriye doğru ilerledim.
İşte hepsi buradaydı. Jin, Hoseok, Namjoon ve Jisoo hazırladığımız masanın etrafında yerlerini almışken Jimin ve Yoongi etlerin nasıl pişeceği konusunda garip ama izlemesi keyifli tatlı bir tartışmanın içine girmişlerdi. Jennie de aynı şeyi düşünüyor olacaktı ki yanlarında gülerek onları dinliyor arada onlara sataşıyordu. Hemen yanlarında Lalisa ve Taehyung Jungkook'un köpeğiyle oynuyorlardı. Yüzlerindeki gülümsemeyi durdurup sürekli onlara bakmak isterdim. Birbirlerinin yanlarında o kadar güzel görünüyorlardı ki.
Ben bahçe kapısının eşiğine yaslanmış onları yüzümde büyük bir gülümsemeyle izlerken belime sarılan kollarla önce hafif irkilsem de ben de hemen ellerimi onun kolları üzerine dolayarak kafamı göğsüne doğru yasladım.
''Çok güzel görünüyorlar.''
''Çok güzel görünüyorsun.'' Her kelimesi yüzümü gülümsetmeye yetiyordu. Başıma hafif bir öpücük kondurduktan sonra beni kendine doğru çevirdi.
''Seni seviyorum Euphoria.'' Bana uzun zamandır böyle seslenmemişti. Kalbim göğüs kafesimin için hızlıca çarpmaya başlarken cevap verdim.
''Seni seviyorum Jungkook.''
Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında aklımdan ne kadar şanslı olduğum geçiyordu. Seviliyorsun Chae dedim kendime kaç kez. İşte tüm istediklerin burada. Arkadaşların,Jungkook. Sen mutlusun Chaeyoung.
Yıllardır ne zaman mutlu olacağını düşündün, yeni adımlardan korktun, cesaretinin içindeki cesaretsizliği söküp attın. Ama artık mutlusun Chaeyoung. Sadece sevdiklerin yanında değil diye değil üstelik. Kendinin farkında, yaşadıklarını ders çıkarabilecek şeyler olarak görebilen, yıkılan , düşen, yara alan bir kadın olan ama bunları hayatın birer gerçekliği olarak kabul eden ve kendine güç veren, gerektiğinde kimse orada olmadığında kendi omuzlarını patpatladığın için, nefes almanın, yaşamanın bile gülümsemeye neden olabileceğini öğrendiğin için. En çok sen ''sen'' olduğun için mutlusun kızım.
Ağlıyorum :,) Her şey için teşekkür ederim. Bu hikayeye başlarken bu kadar sevileceğini asla tahmin etmemiştim. İlk hikayem olduğu için benim için çok önemliydi. Son yazmak istemediğim için hep kendimi erteledim. Onların sonu olsun istemedim. Çünkü mutlu sonda mutsuz sonda insanda burukluk hissi yaratır. Ama bir şekilde bu maceranın sonuna gelmeliydik, bir son yazılmalıydı, tamamlanmalıydı. O yüzden sonu açık olsun istedim. Böylelikle hikayeleri sonsuz olsun istedim.
Sevginiz için, yorumlarınız, destekleriniz, yeni bölümler geciktiğinde kızmalarınız, her şey HEEER ŞEEEY için teşekkür ederim. Başka hikayelerde buluşmak üzere. Profilimden diğer Rosekook kurgularıma ulaşabilirsiniz.
Sizi seven yazarınız, lostinparadse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria •rosékook
Fanfiction... Ama tahmin etmek istemeyeceğim bir şey oldu. O, duymak istemediğim şeyleri, yalan sandığım kelimeleri doğruladı. Ona inanmak istediğim her saniye boğazımda düğümlendi, gözlerime doldu. jeon jungkook-park chaeyoung fanfic.