Nutkum tutulmuş bir şekilde ona bakarken o da gözlerini benden ayırmayıp cevabımı bekliyordu. Bu gerçekten 'gerçek' hissettiriyordu.Dans ettiğimiz şarkı bitmiş yerini kulüp müziklerini aratmayacak hızlı bir şarkı başlamıştı. Ama biz ayrılmamıştık. Durmuştuk ama ellerimiz yerlerini koruyordu.
"Şarkı bittiğine göre artık eşimi alabilirim."
Bir el beni Jungkook'un kollarından ayırarak belime dolandı. Jackson aramızda hiç oluşmamış samimiyet sanki uzun süredir devam ediyormuşçasına belimdeki elini sırtıma doğru çıkararak yürümeye başladı. Olanları idrak ettiğimde ona bu hakkı ne zaman tanıdığımı düşündüğünü merak ettim.
Elini belimden indirerek, dans eden insanlardan ne kadar mümkünse, ondan uzaklaşmaya çalıştım.
"Yoruldum, oturacağım."
"Tamam. Sana eşlik etmemi ister misin?"
Kafamı hayır anlamında iki yana sallayarak pistten uzaklaştım. Kenarda, kızlarla geldiğimizde yerleştiğimiz masaya doğru ilerledim. Saatin ilerlemesiyle alkol dağıtımları gizli değil gün yüzünde yapılmaya başlanmıştı, öyle ki bir garson önümden ellerinde bira dolu olduğunu tahmin ettiğim kırmızı bardaklarda dolu bir tepsiyle geçiyordu. Az önce yaşadıklarım başımı ağrıtmıştı. Elindeki tepsiden bir bardak alıp yudumlamaya başladım.
Etrafımdakileri izlerken gözlerim Jungkook'u arıyordu. Ona cevap verememiş olmak kendimi kötü hissetmeme sebep olmuştu. Gerçi ne cevap vereceğimi de bilmiyordum ya.
Ona yazarken bunların olacağını hayal etmemiştim. Beni ne zamandır biliyordu onu bile bilmiyordum. Kendi duygularımdan emin değilken ona ne cevap verecektim.
Onu, içeriye ilk girdiğimde arkadaşlarıyla otururken gördüğüm masada yayılmış otururken gördüm. Elinde olan cam bardak benim yudumladığımın aksine sert bir içkiye benziyordu. Yanında az önce dans ettiği kız oturuyordu. Ama onun ilgisi kızın aksine elindeki bardaktaydı. Gözlerini kısmış bardağını elinde çeviriyordu. Dudakları hafifçe öne doğru bükülmüş sanki içten yanağını ısırıyor görüntüsü veriyordu. Gömleğinin iki düğmesini daha açmış oturduğu koltuğa iyice yayılmıştı.
Karşımdaki bu görüntüsü derin bir nefes almama sebep oldu. Elimdeki bardağı bir anda içip bitirerek acı sıvının boğazımı yakmasını sağladım. Nefes alış verişlerim hızlanmıştı. Çok nadir kullandığım için alkol eşiğim düşüktü. Ama bir bardaktan da sarhoş olacağımı düşünmüyordum.
Kız dikkati onda olmayan Jungkook'un dibine girip tek elini omzuna atmıştı. Kulağına eğilip bir şeyler söylemeye başladığında bir bardak daha bira alıp onu da tek seferde bitirdim. Gözlerimi onlardan ayıramıyordum. Jungkook hala kafasını elindeki bardaktan çekmemişti. Kız arsız bir şekilde gülümseyip kulağına yakın bir yere öpücük bıraktı.
Bir anda adımlarımı Jungkook'a yönelterek hızlı hızlı yürümeye başladım. Neden bunu yaptığımı bile bilmiyordum. Dans pistini hızla geçtikten sonra Jungkook'un kolundan tuttum.
"Konuşmamız gerek." Yüzüme boş boş bakıp kafasını tekrar bardağına çevirip bir yudum daha aldı.
Tamam, bunu beklemiyordum. Kız keyfini kaçırmış olduğumdan hala Jungkook'un kolunda olan kolumu ittirdi.
"Biz zaten bir konuşmanın ortasındayız ufaklık. Kaybol."
Zaten hafif uçmuş olan aklım söyledikleriyle daha da sinirlenmeme etki ediyordu. Onun söylediğini duymamış gibi yaparak biraz daha eğildim.
"Jungkook sana diyorum."
Hala cevap vermemişti. Kız hafifçe ayaklanıp bana doğru hamle yapacakken Jungkook'un elini tuttum. İşte bu dikkatini bana vermesini sağlamıştı.
Oturduğu yerden bir anda fırlayarak tuttuğu elimi de bırakmadan üst kata ilerlemeye başladı. Hiçbir şey söylemiyor hızla ilerliyorduk. Aşağıda devam eden partinin aksine üst kat sakindi. Bir kapının önüne geldiğimizde tek eliyle kapıyı açtı ve içeri girdik.
"Burda bir teras olduğunu bilmiyordum."
Sessizce konuştuğumda o tırabzana doğru ilerliyordu. İki elini dayayıp manzaraya bakmaya başladı. Yavaşça yanına ilerleyip onun gibi dışarı bakmaya başladım.
"Ne söyleyecektin?"
"Efendim."
"Konuşmamız lazım dedin Chaeyoung."
O hala bana bakmazken alkolün de vermiş olduğu bir cesaretle ona doğru dönüp sol elimi yüzüne çıkarıp yavaşça bana doğru döndürdüm. Komutuma uyup gözlerini gözlerime kenetlediğinde konuşmaya başladım.
"Hissettiriyor." Baş parmağımla yanağını okşayıp devam ettim. "Bu, çok gerçek hissettiriyor."
Okulumdan dolayı bölüm baya gecikti. Etkileşimleri kaybettiğimizden dolayı sıralamalardan da düşmüşüz. Umarım hala burdasınızdır ve okuyorsunuzdur. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria •rosékook
Hayran Kurgu... Ama tahmin etmek istemeyeceğim bir şey oldu. O, duymak istemediğim şeyleri, yalan sandığım kelimeleri doğruladı. Ona inanmak istediğim her saniye boğazımda düğümlendi, gözlerime doldu. jeon jungkook-park chaeyoung fanfic.