-"Sana inanmıyorum" dedi Anka. Ayakta durmaya hali yoktu. Hayatının koca bir yalandan ibaret olduğunu düşündü. Kime, neye nasıl inanması gerektiğini bile düşünmeyi bırakıp, nerede ve nasıl olduğunu sordu kendine. Burnuna dolan nefesi içine çekemediğini hissettiğinde gözleri yandı. Yanaklarının ıslandığını hissedebiliyordu. Güçlükle yutkunup tekrar sordu;
-"Güz... Güz ne yaptı?"
Keira Anka'nın güçlükle ayakta durduğunu görebiliyordu. Lafı uzatmadan hemen konuştu.
-"O bir itaatkar, yani bugün kiminle göz göze gelirse söyleyeceği her şeyi yaptırabilecek güce sahip, tıpkı yıllar önce annene babasına aşık olması için emir verdiği gibi... Beyaz Atlı Prens sandığın adam, bu hikayenin sadece Sauron'ı tatlım. Önce topladı sandı, dağıldığını fark etti ve şimdi tekrar toplamaya çalışıyor. Fakat kendisiyle birlikte her şeyi mahvetmeye başladığının farkında bile değil. Ve buna daha fazla izin vermeden onu buradan götürmem gerekiyor. Bunu da bir şekilde yapabilirim! Seninle olan bütün bağlarını kopararak! Elimdeki tek ve son kartı açıyorum dansçı kız... Sakın yanlış anlama... Bu bir meydan okuma değil... Bu tek taraflı bir savaş... Ben başlattım, ben bitiyorum. Söylediklerime %100'lük güvenilirlik ekleyip sana bir de promosyon olarak Şevin'i getirdim... Ayakta zor durduğunu biliyorum... Bu yüzden lafı uzatmadan sana teklifimi sunuyorum..."
Anka hızla kafasını kaldırdı. Kendini, içinde derin bir uykudayken kaldığı evin enkazı altında kalmış gibi hissediyordu. Her yer karanlık, tozlu ve dar... Kıpırdayamıyor, bağırsa sesi çıkmıyor ve gücünü kaybediyordu. Güz'e inanmıştı. Onu sevmiş, ona dokunmuştu... Bunları düşününce göz pınarlarında yoğunlaşan yaşlarının etrafı bulanıklaştırdığını gördü. Elini kaldıracak gücü bulamıyor, gözyaşlarını bile silmek istemiyordu. Garip hissediyordu, çünkü kızgın değil, kırgındı. Hayatında en çok sahip olmaktan mutlu olduğu iki adamın ihanetini öğreniyordu... Düşmanından! Yutkunuşu bir yumru haline geldiğinde gözlerini sıkıca yumdu. Onu aşağıya gönderip gözyaşlarını silmek için elini kaldırdı. Kendisinin bile duymadığı bir tonda sordu.
-"Ne...ne istiyorsun?"
Keira dağılmış olduğunu görüyor, zaferinin tadını çıkarırcasına açıkça teklifini sunmaya hazırlanıyordu. Şevin Anka'nın iyi olmadığını anladığında orada olduğu için lanet etti. Keira'nın planının bir parçası olmaktan mutlu değildi. Ama doğru olanın Anka'nın artık her şeyi öğrenmesi gerektiği olduğunu biliyordu. Anka'yı kızı gibi sevdiğini hatırladı. Asuman'ı andıran gözlerine bakmaya cesareti yoktu. Yapabildiği tek şey, hıçkırıklarına hakim olduğu o güçsüz tiz sesiyle Anka'dan özür dilemek oldu.
-"Eğer bir gün buradan kaçmak istersen..." dedi ve Anka'ya adresinin yazılı olduğu bir kağıdı uzattı "Kendini güçsüz hissedecek olursan, benimle yaşayabileceğini bilmeni istiyorum. Anka, annene sahip çıkamadım. Onu koruyamadım. Ama seni koruyabilirim inan bana. Eğer istersen şimdi bile benimle gelebilirsin... Gidelim buradan..."
Anka Şevin'in elindeki kağıda gözleri dolu dolu bakıp, içinde tuttuğu tüm hıçkırıkları hızla dışarıya attı. Şevin onun içli içli ağlamasına dayanamadan sarıldı ve devam etti.
-"Cevabını bana bu haftaya kadar ilet, seni annen kadar seveceğimden şüphen olmasın... Beni bul olur mu?" dediğinde gözyaşlarını silip hızla caddeden kayboldu. Arkasına bile bakmamıştı. Anka Şevin'in gidişiyle kızaran gözlerini Keira'ya dikti.
-"İçindeki intikam duygusunu tatmin edecek bir teklifim var?"
-"Seninle neden aynı tarafta olayım?"
-"Annen için! Sen anneni alacaksın, bende Black'i"
Anka, Güz'ün adını tekrar duyduğunda soluna saplanan hançerin acısını hissetti. Hayatının en büyük darbesine karşılık içini soğutacak bir şey yapmak istiyordu. Gözyaşlarını kararlılıkla elinin tersiyle sildi ve sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN DANSI #Wattsy2020
FantasyBaştan çıkarmak? Hiç bu kadar acılı olmamıştı. Bir derdi vardı Güz'ün, Anka'nın teninde alacağı bir borç. Kapanması gereken bir hesap, Sırlarla dolu bir geçmiş. Sarpa saran bütün duyguların, Aşkla harmanlandığı bir buluşma. Ne istediğini kestiremedi...