Anka, şehrin içinde bir yerlerde neden konuşmadıklarını merak etti. Sedat Bey'in tavrı oldukça şüpheli görünüyordu. Gerildiğini belli etmemek adına göz göze geldikleri her an gülümsedi. Araba da sessizce süren yolculuk nihayet dağ evinin önünde son bulmuştu. İnmeden garip bir uğuldama sesi duydu. Kulak kesildi.
Eliyle arkasını gösterip ekledi.
-"Bir aslan kükremesi miydi o?"
Sedat Bey kısa bir süre ağzı açık durdu ve omuz silkti.
-"Sanmıyorum. Kurtlardır." Dedi. Gergin duruyordu. Anka'yı rahatlamak için -"Hem burada aslanların olabileceğini sanmıyorum." Diye ekledi.
Anka kafasını anladığını belli ederek salladı ve dayanamayıp sordu;
-"Biz neden buraya geldik."
Sedat Bey hak verir gibi bakıp ekledi.
-"Hava soğuk, içeri geçelim sana her şeyi anlatacağım kızım."
-"Peki!" dedi arabanın kapısını kapatırken. Kulağına gelen ağaç hışırtıları dikkatini dağıtıyordu. Sanki birileri orman da geziniyordu ve o bunu hissediyordu. Ormana uzun uzun baktığında Sedat onu bir süre izledi. Ardından seslendi ve eve girmeleri gerektiğini belirtti.
****
Anka dağ evinin balkonuna çıktıklarında ay ışığının aydınlığıyla gözlerini tekrar ormana dikti. Balkon olabildiğince ağaçları ayaklarının altına alıyordu. Bir an bir şey gördü. Heyecanla gördüğü şeyden emin olmak için bekledi. Sedat evin anahtarını bulmaya çalışırken Anka'ya döndü tekrar;
-"Bir şey mi oldu?"
Anka irkildi. Hemen sırtını dikleştirip kafasını salladı.
-"Hayır!"
-"Anahtarı bulmaya çalışıyorum. Biraz bekleteceğim."
-"Sorun değil Sedat Amca."
Bunu fırsat bilip gözlerini tekrar ormana dikti. Gördüğü şeyle yerinde sıçradı. Gözleri sıktığı dişleriyle irice açılınca yutkundu. Bağırmamak için kendini tutuyordu. Emin olmalıydı. Onlara doğru gelen şeyin ne olduğundan emin olmalıydı. Bir Aslan...
Ormanın derinliklerinde tekrar kaybolduğunda Anka telaşını atamadı ve Sedat'a döndü.
-"Sedat Amca?"
-"Efendim Kızım?"
-"Bir aslan gördüm. Bu tarafa geliyordu."
Sedat alt dudağını içeri alıp çenesini sağa kaydırdı.
-"Kapıyı açtım ben. Sen içeri geç ve üzerine kilitle, ben bir bakıp geliyorum."
-"Olur mu? Tek başınıza gitmeyin!"
Sedat, Anka'nın omzunu sıkıp güven verircesine konuştu.
-"İnan bana buralarda yırtıcı hayvanlar yok. Sırf sen rahatla diye bakıp geleceğim."
Anka, kafasını sallayıp içeri geçti. Kapıyı ne olur ne olmaz diye kilitlemedi. Pencereye geçip Sedat Bey'in dönmesini bekledi. Gördüğü şey aslandı. Buna emindi. Peki ya yanılıyor ise?
İçini kemiren telaşla daha fazla dayanamayıp balkona çıktı.
-"Burada ne işin var?" diyordu Sedat.
Anka kulak kesilip merakla balkondan aşağıya baktı. Güz buradaydı.
-"Buralardaydık zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN DANSI #Wattsy2020
FantasíaBaştan çıkarmak? Hiç bu kadar acılı olmamıştı. Bir derdi vardı Güz'ün, Anka'nın teninde alacağı bir borç. Kapanması gereken bir hesap, Sırlarla dolu bir geçmiş. Sarpa saran bütün duyguların, Aşkla harmanlandığı bir buluşma. Ne istediğini kestiremedi...