1.Bölüm: HİSLER

946 42 28
                                    

🚲

Rivanın taş yolları yine menekşe kokuyordu. Anka bale derslerinden sonraki yorgunluğunu bu büyüleyici kokunun şerefine unutuyor, keyifle eve dönüyordu.  Büyük,boydan boya çimenlik olan yeşil bahçelerine yürüdü. Sırt çantasını bisikletinin sepetinden alıp eve girdi. Kapının eşiğinde şahit olduğu sesler onu telaşlandırmıyordu artık, hergün rutinleşmiş hale gelen üvey anne ve öz kardeşinin kavgası canını eskisinden daha çok sıksa da bu durum karşısında pek reaksiyon göstermiyordu. Vestiyere şifon ceketini ve anahtarını astı. Odası Kardeşi Arda'nın hemen karşı koridorundaydı. Odasına geçecekten Nilay'ın son kurduğu cümleyle duraksadı.

-"Anneniz bile terk etmişken ben
sahip çıktım be size! Nankör!"

Anka çenesini kasıp bir süre kapının kulpundan elini çekmedi.
Nilay'ın tek bir cümlesi daha onu çıldırtmaya yetecekti. Orada öylece durup bunu bekliyordu.

Kardeşi Arda, 15 yaşında, kumral, hafif uzamış dalgalı saçları ve bir erkekte az rastlanacak biçimli burnuyla sevimli görünürdü. Onu sık sık babasına benzetirlerdi. Ergenliğinin vermiş olduğu fevriliğin yanında akıllı, atik ve konuşkan bir çocuktu. Nilay'ın sözleri karşısında sessiz durmayıp öfkeyle cümlelerini sıraladı.

-"Terk etmedi bizi, duydun mu? Öldü benim annem!"

Nilay onu senelerdir hiç bir vasfa koymayan bu iki kardeşe, babalarının yokluğunda ki her fırsatta nefretini kusuyordu. Öfkesine yenilerek yaptığı bilinçsizce tavır, onu o an ne kadar tatmin etse de sonrasında pişmanlığa sürüklüyordu. Ve yine öfkesine yenilerek;

-"Hı hı öldü!" dedi. Sesini ne kadar alçaltırsa alçatsın Anka son söylediğini duyacaktı.

"Öldü, sizi de başıma bıraktı. Çok az derdim varmış gibi.."

Kelimeler Anka'nın beyninde yankılandı defalarca, kapının kulpundan elini çekip, çantasını olduğu gibi yere fırlattı. Arda'nın odasına daldığında Nilay buz kesmişti.

-"Ne dedin sen?" dedi ve öfkesini yatıştırmak için dudaklarını ısırdı.

-"Yine ne istiyorsun sen? Ne dikilmişsin çocuğun başına?"

Nilay, Anka'nın bu cümleleri duymuş olmasından rahatsız olmuştu. 5 senedir babasıyla evli olmasına rağmen yıldızları hiç barışmayan üvey annesiyle her fırsatta kavga ediyordu. Ama bu bardağı taşıran son noktaydı. Nilay telâşlanmıştı.

-"Ne isteyeceğim be..." diye gevelemeye başladı.

Nilay Anka'dan yaşça büyük olsa da genç ve bakımlı duruyordu. Maşalanmış saçları, dudağını öne çıkaran iddialı ruju, gözlerini çekik gösteren ince uzun eyelinerı, abartı ama onda sırıtmayan göz farı, pespembe olan allığı ve üstüne asla oturmayan, göğüslerini patlatan mavi seten mini elbisesiyle karşısında duruyordu. Alımlı bir kadındı. Ne kadar güzel görünürse görünsün Anka'ya çirkin görünüyordu. Bakışlarını hesap sorar gibi gözlerine dikip cevap bekledi. Anka'nın öfkesi geçmiyordu.

-"Bize annelik ettin öyle mi? Ne zaman? Yani ben pek hatırlayamıyorum da. Beni aydınlatırsan..." dedi Anka ve Nilay'ın yanına yürüyüp dibine girdi.

-"Seni bu evden postalamak için fırsat kolluyorum zaten Nurhayat Hanım. O yüzden şansını zorlama, tahmin edemeyeceğin şeyler yaparım ki sen bunu biliyor olmalısın... O muhteşem.." dedi kinayeyle "...anneliğini ballandıra ballandıra Tuna Gencelli'ye anlatmak, bir takdirde ondan almak eminim senin kadar beni de mutlu edecektir." dedi. Kalkık kaşları, hafif öne eğik kafası ve büktüğü dudağıyla meydan okuyordu. Tehdit eden gözleriyle ekledi;

ŞEYTANIN DANSI #Wattsy2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin