4.Bölüm: Giden ve Kalan
"Bu hikayede giden Cenk, kalan ise bendim..."---
"Sanırım doğru bir zamanda gelmedik?"Murat konuşunca şaşkın bakışlarımı ondan alıp Ensar'a çevirdim. Bu çocuktan nefret ediyordum ve sürekli karşıma çıkmaktan utanmıyordu. Sadece sorun ben değildim, diğer sorunumuz Hale'ydi.
"Kapıda kaldınız içeri geçin. " dedim misafirperverliğimle.
"Hidraaa kim geldi ? " diye bağırdı Ekin.
"Arkadaşım. " diyerek geçiştirdim onu ve odama yönlendirdim Muratları.
Yavaş adımlarla odamın kapısına geldiğimde tedirgin olmuştum. Tüm kaslarım kasılıyordu ve ne yapacağımı bilemiyordum. Hale ile Ensar'ı karşı karşıya getirmek mümkün değildi ama yapacak bir şey yoktu.
Odamın kapısını açtım ve içeriye bir adım attım. Yatağımda uzanan Hale ile göz göze geldiğimizde arkamı işaret ettim ve geri çekildim. Ilk önce Murat'ı görmüş olacak ki hemen toparlandı ve oturur pozisyona geldi. Daha sonra ise Murat odaya girince arkasından gelen Ensar'ı görmüş olacak ki donup kalmıştı.
Ben bir Haleye bir Ensar'a bakıyordum. Onların arasında gözlerim mekik dokuyordu. Hale'nin tepkisi ne olacaktı hiçbir fikrim yoktu ama Ensar'ın çok pişman olduğu belliydi. Hale ile Ensar bir ara sevgiliydi ama Ensar canımdan çok sevdiğim kardeşimi doğum gününde aldattığı için ayrılmak zorunda kalmışlardı ve o günden sonra Hale onun yüzüne bakmıyordu. Çünkü bakılacak yüzü yoktu.
"Size Cenkten haberler getirdim. " dedi Murat. Onun sesiyle düşüncelerimden ayrılıp onların arasına geri katıldım.
"Eee nerdeymiş ? " diye sordu benden önce Hale.
"Buralarda. "
"Nasıl yani ? Anlamadım. Bir dakika... hiçbir şey yokken çekip gitti ve buralarda mı ? " diye bağırmaya başladım.
"Aşkım sakin ol. " diye beni sakinleştirmeye başladı Hale.
"Lütfen sakin ol Hidra. Bu onun iyi olmasına işaret. " dedi Ensar.
"Ya yemişim iyi olmasını onun. Peki ya benim halim ne olacak ? Beni kim düşünüyor ? Söylesene şimdi. " diye bağırdım yüzüne karşı.
"Hepiniz aynı değil misiniz ? Biriniz ortada bir şey yokken çekip gider, diğeri 'seni seviyorum' dediği kızı aldatıp başka kızları altına alır. Bu mu sizin adamlığınız ? Ortada ben erkeğim ben adamım diye dolaşıp duruyorsunuz. Bu mu sizin sadık kalma şekliniz ? " elime geçirdiğim her şeyi vurup kırıyordum.
En sonunda dayanamayıp dolaptan bir hırka aldım ve telefonumu cebime atıp odadan çıktım. Merdivenleri inip tam kapıyı açacaktım ki Ekin arkamdan bağırdı.
"Nereye gidiyorsun sen ? "
"Cehennemin dibine. " diyip arkama bile bakmadan kapıyı sert bir şekilde kapattım.
Boş boş kaldırımlar da yürüyordum ve kafam çok karışıktı. Böyle olmamam gereken zamanlarda hep böyle oluyordum ve kendime zarar veriyordum. Önce Hale'nin olayları başlamıştı ve sonra Cenk gitmişti. Hayatın en acı oyunlarınlarından biriydi bu. Birbirini seven iki insan kavuşamıyordu. Hep kötülükler hep kötülükler...
Yüzüme vuran soğuk rüzgar ile irkildim. Sahile gelmiştim. Oysa ki nereye gidecegime bile karar verememiştim ama kendimi burada bulmuştum. Gerçekten kimin ahını almıştım ben ? Ne günah işlemiştim de bu kadar acı benim başıma gelmişti ? Neden hep terkedilen taraf ben oluyordum ? Neden kimse beni düşünmüyordu ?
Omzuma deyen elle birlikte yerimden sıçradım ve başımı kaldırarak yukarı baktım.
"Seni bulabilmek çok da zor olmadı ? " dedi Ensar gülümserken.
"Niye geldin ? " dedim tersleyerek.
"Kötüydün belki anlatmak istersin diye düşündüm. " dedi.
"Anlatacağım son kişi bile olamazsın. Şimdi kalk git yanımdan. "
"Bak Hidra. Böyle olsun istemezdim gerçekten ama yanlışlık- " sözünü bitirmesine müsaade etmeden kestim ve birden ayağa kalktım.
"Sakın bana yanlışlıkla yaptım, hataydı falan deme. En son inanacak kişi benim senin yalanlarına inanacak. Evet belki Hale aptal anlamadı senin o eziklerini ama ben aptal değilim. " dedim ve ayağa kalktım.
"Senin oyuncak sandığın o ilişkiyi ben yaşayamıyorum. Senin aşkından ölen bir kızı bulmuşsun daha ne istiyorsun ya ne istiyorsun ? Ben bulamıyorum. Ve sen umursamıyorsun bile. Söylesene bana da nasıl umursamamayı becerebiliyorsun ? Bana da öğretsene. " diye bağırdım. Gelen geçen bize bakıyordu ama zerre umrumda değildi.
Gözlerine acır gibi baktım ve koluna çarparak yanından ayrıldım. Kalbini kırmış olabilirdim ama artık onda bir kalp olabileceği aklımın ucundan bile geçmiyordu.
Bazıları acı vermeye gelir hayatımıza, önce alıştırırlar, sonra çekip giderler. Biz de bir mum misali onların arkasından eririz. Hani sorarlar ya kalana mı daha zor gidene mi ? Kalana zor. Giden zaten gitmiştir. Her şeyi göze alarak bırakmıştır. Ama kalan, kalbi kırıktır, eksik kalmıştır, güveni sarsılmıştır... Sanırım bu hikayedeki giden Cenk, kalan ise bendim.
Ve bu giden'le kalan'ın hikayesiydi...____________________________
Hidra: Senin aklından ve kalbinden geçmek istiyorum.
Hidra: Tam da şuan.
Hidra: Mesela okuduğun bir kitaptaki cümlede aklına ben geleyim.
Hidra: Dinlediğin şarkıdaki bir söz takılsın aklına.
Hidra: Ansızın benim söylediğim sözler gelsin aklına.
Hidra: Neyse sevgilim.
Hidra: Herkesin inandığı bir şey var bu hayatta
Hidra:Benimkide sensin.
Hidra: İyi geceler sevdiğim.
Hidra: Seni seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAVUŞALIM GÜN BATIŞINDA •Texting•
Jugendliteratur"İkimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım..." *♡* "İkimiz birden sevinemeyeceksek, göğü yakalım..."