29. Bölüm

108 72 19
                                    

29. Bölüm: Ahtapotlar
"Ahtapotlar gibi son defa dolanalım birbirimize, ellerimde ellerin...'

***
Geçmiş Zaman'dan...

24 Şubat günü.


Dün gece yarısına kadar hep beraber doyasıya gülüp eğlenmiştik. Evden kaçıp sinemaya gitmiştik. Çok duygusal bir film izlemiş de olsak, keyiflerimizi sonradan yine yerine getirmiştik.

Sahile inmiş kumlarda koşmuştuk. Ben tabiki küçük, yaramaz bir kız çocuğu gibi Cenk'in üstüne deniz suyu ve biraz da kum fırlatmış olabilirdim.

Gömleği beyaz olduğu için çok kızmıştı fakat aynısını o da bana yapıp intikamını aldıktan sonra gelip sarılmıştı.

Kumlarda oturup, denize düşen yakamozu izlemiştik bir süre. O kadar seviyordum ki bu grubu. Aralarından bir kişi eksik olsa nasıl yaşayacağımı bilmiyordum.

Yakamozu izlemekten sıkılmazdık aslında ama hava çok soğuduğu için kalkmak zorunda kalmıştık.

Kış ayındayız, kim bu soğukta üşütüp hasta olmak ister? Kimse...

Hepimiz arabaya doluştuktan sonra yola koyulmuştuk. Ilk beni bırakacakları için evime geldiğimizde, bahçede oturan topluluk dikkatimizi çekmişti. Bakmıştık ki bizimkilerin aileleri burada, onlar da mecbur benimle kalmışlardı.

Bir süre hep birlikte oyun oynamıştık. Yerinde duramayan Miraç, buz gibi havuza düştüğünde biz kahkahalarla gülerken, Miraç sinirlenip benim ayaklarımdan tutup havuza çekmişti. Sonra ne olmuştu biliyor musunuz?

Bunu beklemediğim için hazırlıksız yakalamıştım ve az kalsın boğuluyordum. Beni kurtarmak için havuza atlayan Cenk'in peşinden, Hale ve diğerleri de atlamıştı.

Bizim bu halimize söylenen ailelerimize biz yüzümüz kıpkırmızı bir şekilde bakmakla yetinmiştik.

Şubat ayının ortasında, buz gibi suya kim atlardı? Tabiki bizim gibi beyinsizler. Pişman mıydık? Hayır, bir daha olsa bir daha yapardık.

Dün gece o hareketimizden sonra herkes evlerine dağılmak üzere vedalaşmıştık. Sonra da zaten ben duş alıp yatmıştım.

Sabah ise, Cenk'in sesinden müzik dinleyerek uyanmıştım.

nE?

O müzik değildi arkadaşlar, Cenk arıyordu. Ve uyanmamıştım, uyandırılmıştım.

Telefonumu aldım ve ekrandaki yazıya baktım.

Kar tanem arıyor...

"Efendim? " Yastığı yüzüme gömdüğüm için sesim boğuk çıkmıştı ve ne dediğimi anlayacağını sanmıyordum.

"Uyuyordun değil mi? Hasta mı oldun? Neden bu saate kadar uyuyorsun? Kızım cevap versene. "

"Saat kaç ki? " dediğimde telefonu kulağımdan çekip en üst köşeye baktım.

12.46

"Oha ne ara saat 12 oldu? Valla benim suçum de- " cümlemi daha bitiremeden hapşırmıştım.

"Benimle yaşa. Hasta oluyorsun değil mi? O Miraç'ı öldüreceğim!. " derken sert konuşuyordu. Böylelikle döveceğine emin olmuştum.

"Ne için aramıştın birtanem? " Birazcık bile olsa yumuşatmam ve konu değiştirmem gerekiyordu.

"Hazırlan, seni bir yere götüreceğim. " dediğinde heyecanlanmıştım ve onun da ses tonundan heyecanlandığı belli oluyordu.

"Nereye gidiyoruz? "

KAVUŞALIM GÜN BATIŞINDA  •Texting• Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin