30. Bölüm

90 66 16
                                    

30. Bölüm: Hayallerim çok ağır.
"Öleceğimiz kadar ölmüşüz."

***

Sahilin bir köşesine gelip, kayalıklara oturmuştum. Yanıma kimsenin gelmeyeceğini biliyordum. Gece yatarsınız da anneniz yanınıza gelsin diye beklersiniz ya hani. Gelip sizi öpsün, iyi geceler dilesin istersiniz. Yanınıza gelip sizi öpünce içiniz bir huzurla dolar. Sonra o gider ve siz koca odada tek başınıza kalırsınız. İşte tam da şuan böyle hissediyordum.

Hayatınızdaki her şey biran da olup sizi şoka uğratmıyor muydu?

Ben bu yaşıma kadar her anımı doya doya yaşamaya çalışmıştım. Bir gün geldi ki, işte o an tüm felaketler bizi düşürmeye çalıştı.

Hatta gün geliyor bütün felaketler ile dost oluyorsunuz. İsteyerek değil, zorla. Hayatınızın bir parçası haline geliyor. Bundan önceki yaşantınızı unutur hale geliyorsunuz.

Telefonum çaldığında çantamı önüme alıp içinden telefonu çıkardım. Ekranda Murat yazısını gördüğümde kaşlarım çatıldı.

"Efendim Murat? " Telefonu açtığımda karşı taraftan araba sesleri geliyordu.

"Hidra neredesin? "

"Sahildeyim oturuyorum. Ne oldu? " Hayırdır inşallah.

"Şey diyecektim, müsaitsen birer kahve içelim mi? "  Gülümsedim. Arda yine beni yalnız bırakmak istemeyip Murat'ı alet etmişti.

"Tabi olur, nereye geleyim? "

"Sana yakınlarda bir cafe var. Lose cafe biliyor musun orayı? " dediğinde görebilecekmiş gibi kafamı salladım.

"Hayır ama sorarak bulurum. "

"Tamam o zaman. Ben bir yirmi dakikaya orada olurum. "

"Tamam, görüşürüz. " diyip telefonu kapattım.

Etrafıma bakındıktan sonra dikkat ederek ayağa kalktım. Bu kadar derdin arasında bir de denize düşmek istemem.

Kayalıklardan inip bisiklet yoluna geldiğimde sadece bir saniyeliğine Cenk'i görür gibi oldum. Yolun ortasında durmuş o mu değil mi anlamaya çalışıyordum.

Kafayı mı yiyordum yoksa gerçekten o muydu?

"Pardon ama bisiklet yolundasınız. Kenara geçmezseniz başkası tarafından argo kelimelere maaruz kalabilirsiniz. "

Kafamı bisikletteki çocuğa çevirdiğimde gülümseyerek bana bakıyordu.

"Ee şey, özür dilerim. B-ben farkında değildim. " diyerek kenara çekildim. Kekelemesem daha iyi olabilirdi.

"İyi misin? Yüzün bembeyaz olmuş. " Çocuk bisikletten inip, bisikletini yoldan çıkarttı ve ağacın altına koydu.

"Ee su verebilirim istersen? " dediğinde kafamı salladım.

"Teşekkür ederim. " diyip bir yudum aldım.

Kafamı yeniden o tarafa çevirdiğimde orada yoktu. Sanırım ben gerçekten delirmeye başlamıştım.

Çocuk yanıma gelip oturduğunda elimden su şişesini aldığı gibi kafasına diklemişti. Ben anlamaz gözlerle ona baktığımda sadece gülümsemişti.

Ben olsam başkasının içtiği sudan içemezdim. Üstelik tanımıyorsam.

"Başkasının içtiği şeyden su içmeyi dert etmiyorum. " diyip göz kırptı.

"Tanımasan bile mi? "

"Tanımasam bile. " diyip kafasını salladı.

Bana sorarsanız, çocuk gerçekten yakışıklıydı. Kıvırcık saçları vardı ve güldüğünde gamzeleri ortaya çıkıyordu. Görmemeniz mümkün bile değildi. Gözleri yeşilimsi gibi bir şeydi.

KAVUŞALIM GÜN BATIŞINDA  •Texting• Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin