35. Bölüm

78 59 5
                                    

35. Bölüm: Sanki Hevesim Kırılmamış Gibi.
"Sensiz geçen her günüm zaten cenaze..."
---

Hidra: Bugün senin düşündüğün konuları konuşmaya gelmedim.

Hidra: Aksine aklına gelmeyen konulardan konuşmaya geldim.

Hidra: Ama duvara konuşsam daha iyiydi değil mi?

Hidra: Sonuçta buraya yazmak ile duvara konuşmak eş değer olmaya başladı.

Hidra: Herneyse, sana kızmayacağım. Ama beni bilirsin bunu derken bile kızıyor olabilirim.

Hidra: Konuma giriş yapmak istiyorum iznin olursa. Kendi iznimden bahsetmek istemiştim pardon çünkü karşımda bir canlı yok unutmuşum.

Hidra: Ay gökçek bir oğlan, güneş de güzel bir kızmış.

Hidra: Ay güneşe âşık olmuş. Onbeşlediği bir gün, ay bu aşkını güneşe açıklamış.

Hidra: Güneş de zaten aya aşıkmış ve bu aşkını bir türlü söyleyemiyormuş.

Hidra: Ayın sözlerinden cesaret alarak, o da onu sevdiğini söylemiş.

Hidra: Ayın her onbeşlemesinde ay ile güneş buluşuyor geleceklerine ait tatlı hayaller kuruyorlarmış.

Hidra: Hatta son buluşmalarında evlenmeye karar vermişler.

Hidra: Onların bu şekilde birbirlerini sevmelerini kıskanan bir cazı karısı araya girerek güneşe ay hakkında yanlış bilgiler vermiş ve onu aydan soğutmuş.

Hidra: Ay ise bütün olan bitenden habersiz güneşin etrafında dolanıp duruyor, ancak onun kendisiyle konuşmamasına çok üzülüyormuş.

Hidra: Bir gün, güneş aya; ‘Boşuna peşimde dolaşıp durma, seninle evlenmeyeceğim. Benden umudunu kes’ demiş.

Hidra: Bu sözlere anlam veremeyen ay; ‘Kıyamete kadar senden ümidimi kesmeyeceğim, bir gün suçsuz olduğumu anlayacaksın.’ demiş.

Hidra: Ay ile güneşin konuşmaları böylece sona ermiş, ancak ay güneşi bir türlü unutamıyormuş.

Hidra: Her onbeşlemesinde, hasretle güneşe bakmak istiyor, ancak güneş onun gözüne parmaklarını uzatarak kendisini görmesini engelliyormuş.

Hidra: İnsanların güneşe bakamayışlarının sebebi de buymuş.

Hidra: Güzel bir kız olan güneş, kendisini göstermemek için, insanların da gözüne ışıktan parmaklarını uzatırmış.

Hidra: Meğerse güneşe bakıldığında insanın gözünü delen ışıklar onun ince parmaklarıymış.

Hidra: Böyle bir efsane ortaya çıkmış. Sence de güzel değil mi?

Hidra: Bir de şu var. Ay güneşe 'sen gece çık, ben gündüz' demiş. Güneş, 'gece korkarım' deyince, ay 'o zaman öylesine parla ki kimse sana bakamasın' demiş.

Hidra: Ay'ın tüm bu konuşmaları ilk başta çok güzel ve sahiplenici geliyor değil mi? Ama o ay. Bütün ışıltısını takınıp yansıtabilir fakat diğer bir yarısı her zaman karanlıkda kalır.

Hidra: Umarım hoşuna gitmiştir. Benden böyle bir şey beklemediğini biliyorum ve bu yüzden yaptım.

Hidra: Geceleri her yattığımda müzik dinleyerek uyuyorum artık. Yeni hobim olmuş olabilir.

Hidra: Ve bir şarkıda diyor ki;

Hidra: 'Kokun her yeri sarmış, seni kim neden aldı?'

Hidra: 'Sanki hevesim hiç kırılmamış gibi yine sana, ya da senin ne hakkın var tam unuttuğum anda gelmeye bir rüyada?'

Hidra: Hani sana demiştim ya kızmaya gelmedim diye. Kızıyorum Cenk.

Hidra: Söylesene, ne hakkın var rüyama gelmeye?

Hidra: Gitmem lazım. Kendine iyi bak, seni seviyorum...

***

KAVUŞALIM GÜN BATIŞINDA  •Texting• Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin