15. Bölüm

136 82 9
                                    

15.Bölüm: Neden?
"Başarabiliyorum..."

---

Hayat bazen o kadar acımasız olur ki... Sizinle savaşmak ister ve sebepsiz bir şey yüzünden bazen işleriniz kötüleşir. Size mantıklı gelen hiçbir şey olmaz, çevrenizdekilerin düşündükleri umrunuzda değildir ve o an aklınızda tek bir soru vardır.

Bundan sonra ne olacak ?

Işte ben de birkaç gündür bu cümleyi kendime tekrar edip duruyordum. Çünkü bu aralar hiçbir şey yapacak, duyacak halim yoktu. Haftasonu gördüğüm manzaradan sonra nefretim iki katı artmıştı ve artık sabredecek gücümün kaldığını söyleyemezdim.

Haftasonu biz o cafe'den kalkarken Ecem'in "sakın arkana bakma. " sözünden sonra aniden kafamı çevirip arkama bakmıştım. İlk önce bir şey görememiş olsam da daha sonrasında köşede oturan Murat, Berkay, Ensar, Hilal ve Sinem'i gördüğümde elimde olmadan sinirlenmiştim ve gözlerimi kaçırmadan onları izlemekten kendimi alıkoyamamıştım. Yaptığım her ne kadar utanç verici veya sinir bozucu bir şey olsa da onlara her baktığım da eski günleri hatırlıyordum.

Bazen kendi kendime aynanın karşına geçip sinirle bakıyordum gözlerimin içine. Kendime kızıyordum, bağırıyordum.

"Neden kendine acı çektiriyorsun durup dururken ? " diyordum.

"Neden unutmayı denemiyorsun ? "

"Neden onları hayatından çıkarıp, tanımıyormuş gibi yapmıyorsun ? " diyordum.

"Neden ? Neden ? Neden ? " diye bağırıp kendimi yaşlar içinde yere bırakıyordum.

Sevdiğiniz insanlar hayatınızdan tek tek çıkarken anlıyorsunuz aslında dünya'nın işleyişini. Sizin kendinizden çok değer verdiğiniz insanların size o değeri vermediğinde anlıyorsunuz aslında sandığınız kadar sevilmediğinizi...

Işte ben de tüm bunları Cenk'in hayatımdan çıkmak isteyip, gittiği gün anlamıştım. Evet toparlanmam zor olmuştu ama döneceği günü umut ederek yaşamaya başlamıştım diğer günler. Başardım mı diye sorarsanız...

Evet başardım, başarabiliyorum...

"Hidraaaa kızım arkadaşların seni çağırıyor. Aşağı gel. " diye bağıran anneme karşılık kulaklarımı kapatmaya çalışıyordum. Bugün sadece odama kapanmak istemiştim. Kitaplarımla baş başa kalmak istemiştim ama buna bile izin vermiyorlardı. Neredeyse sabahtan beri kitap okuyordum ve bitirmeye yaklaşıyordum. Anlaşılan bitirmek için bugünü seçemeyecektim.

Kitabımı yastığımın üzerine bırakıp pijamalarım ile birlikte yataktan çıktım. Odamdaki saatime baktığım da sıkıntılı bir iç çektim.

Yavaşça odamdan çıktığımda bacaklarım odama geri gitmek için sabırsızlanıyordu. Merdivenlerden indiğimde bir o kadar pozitif olan ama bir o kadarda sabırsız olan arkadaşlarımla karşılaştım.

"Oooo Hidra hanım. Siz yaşıyor musunuz ? " diyerek yanıma gelen Arda'ya gözlerimi devirdim.

"Ya bunaltma kızı. Baksana zaten ruh gibi. " dedi Miraç. Ona da bir tepki veremedim.

Hale ise bana üzülerek bakıyordu. Çünkü olayları en yakından bir tek o biliyordu. Diğerlerine bazen çekindiğim için bir şey söyleyemiyordum ama Hale öyle değildi. Hale benim için bambaşka birisiydi.

"Eee bütün gün öyle ayakta mı dikilceksin ? Gelsene. " dedi Burçin.

Kafamı sallayarak Hale'nin yanına oturdum ve başımı omzuna yasladım. O da böyle yapacağımı biliyormuş gibi gülümseyerek saçlarımı okşamaya başladı. Bir anda aklıma gelen düşünceyle bir damla yaş düştü elime.

KAVUŞALIM GÜN BATIŞINDA  •Texting• Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin