Selaam^^
Buraya okuduğunuz saati bırakır mısınız lütfen...♡***
27.Bölüm: Seninle birlikte kaybolanlar
"İçimde bir şeyler yok oluyor..."---
Dün akşam parka gittiğimde, zifiri karanlıktan ve korkutucu sessizlikten başka bir şey yoktu ortalarda. Beni parka her kim çağırdıysa gelmemişti fakat salıncakta küçük bir kutu bulmuştum.
Eve gelinceye kadar açmamıştım fakat içimde fırtınalar kopuyordu.
Odama çıktığım gibi girdiğimde kimse farketmemişti. Gece lambamı yakıp, penceremi kapatmıştım. Şu yarım saatte bile buz gibi olmaya yetmişti.
Kutuyu elime alıp, yatağa oturmuştum. İçindeki şey yüzünden öyle korkuyordumki açasım gelmiyordu. Fakat açmak zorundaydım. Korkunun ecele bir faydası yoktu.
Nihayet kutuyu korkarak da olsa açmıştım. Ve içinden bir bileklik ile kalp şeklinde anahtarlık çıkmıştı.
Benim Cenk'e çocukluğumuzda aldığım bileklik ve kırık kalpli bir anahtarlık...
Işte o an... Içimde öyle bir şeyler koptu ki. Zaman durdu sanki. Gece, felakate dönüşmüştü benim için. Sebebini anlayamadan gözümden bir yaş düşmüştü.
O gecenin sabahını zor etmiştim. Gözümden uyku akıyordu fakat şuan uykumdan daha önemli bir şeyler vardı.
Kime: Hale
Kimden: Hidra
"Hemen bizimkileri toplayıp bizim eve geliyorsunuz."Bu mesajı yazmamın üstünden bir saat geçmişti fakat henüz gelen yoktu. Biraz daha oyalandıktan sonra mutfağa gidip su alacaktımki kapı çalmıştı.
Koşarak gidip kapıyı açtım ve aceleyle 'hoş geldiniz' bile demeden odama sürükledim.
"Hoşgeldik Hidra hanım. Insan bir hoşgeldiniz der. Nasıl arkadaşsın sen?" Odamın kapısını kapatıp hemen kutuyu çıkardım.
"Miraç sus şimdi. Sizi buraya topladım çünkü çok önemli bir konumuz var. " Hepsinin gözüne tek tek baktım.
"Ve konumuz... Cenk." diyerek tamamladım sözümü.
Hepsi pür dikkat beni izlerken elimdeki kutuyu daha çok bastırdım kendime. Bunu henüz onlara söylemek için hazır hissetmiyordum kendimi fakat bilmeleri gerekiyordu.
Kutuyu kendimden çekip ortalarına bıraktım. Bir süre hepsi kutuya baktı. Miraç dayanamayıp kapağı kaldırdığında, Hale'nin tepkisini merak ediyordum.
Kırık kalpli olan anahtarlığı eline aldığında gözleri dolmuştu. Onunla bir alakası olabilir miydi?
"Ben bir şey anlamadım. Bu ne şimdi?" diyerek bana döndü Arda.
"Kızım ne oluyor? Bunu nerde buldun?" Miraç sabırsız bir şekilde sorularını sorarken benim bakışlarım hala Haledeydi.
Anahtarlıktan gözlerini alıp bana çevirdiğinde "Nerden buldun bunu?" diye sordu. Ecem ise susup sadece bizi izliyordu.
Yanlarına gidip aralarındaki boşluğa oturdum. Ve açıklamaya başladım.
"Dün akşam... Yatacağım sırada telefonuma bilinmeyen numaradan mesaj geldi. " diyip gözlerine baktım.
"Bizim birlikte gittiğimiz parka gelmemi söylüyordu. " diyerek ekledim.
"Gittim fakat kimse yoktu. Bu kutuyu ise salıncakta buldum. "
Bir dakika önce bana bakan gözler şimdi kutuya bakıyordu.
"Bu anahtarlık..." diyip susmuştu Hale. Bir yandan da kalpleri birleştirmeye çalışıyordu.
"B-bize babam hediye etmişti. Kırılmış..." Gözünden yaşlar düşüyor fakat kendini bastırıyordu.
"Ve bu Hidra." kutunun içinden benim aldığım bilekliği avucuna aldı.
"Bu ise senin Cenk'e çocukluğumuzda aldığında hediye. " diyip gözlerimin içine baktı.
"S-sen ne-nereden biliyorsun?" diye sorduğumda omuzlarını kaldırıp indirdi.
"Şimdi ne yapacağız peki?" Bu soruyu soran Ecem olmuştu.
"Yapılması gereken şeyi. " diyip koşarak evden çıkmıştı Hale.
Ben arkasından kalkıp peşinden gidecekken, Ecem engel olmuştu.
"Sen dur. Ben bakarım ona. " kafamı salladığımda bana sarılıp gitmişti.
Geriye Arda, Miraç ve ben kaldığımızda herkes sessizliğini koruyordu.
"Olaylara bak anasını satayım. Film mi çekiyoruz? Kamera ne tarafta?" diyerek sessizliği bozan Miraç'a baktım. Bu halde bile enerjisini bizi güldürmek için harcıyordu. Salak falan ama seviyordum be.
"O zaman haber alınca ararsınız. İşlerim vardı zaten benim de acil diyince yarım bıraktım da geldim. " Arda, kalkıp kapıya yürürken "Ne işin var?" diye sordum.
"Eeee... Şey işim vardı ya."
"Ne işin vardı?" diye sorunca Miraç "Ya olum niye merak ediyorsunuz işim vardı işte. " diyip evden çıktı. Bildiğiniz kaçtı yani.
"Bu çocuk hasta diyorum da inanmıyorsunuz bana siz. Neyse bende gideyim bari kankileytom. Bir şey olursa ararsın. " Miraçta beni öpüp gittikten sonra yine yalnız başıma kalmıştım.
Odama gidip Haleye yazdım. Inşallah yalnış şeyler yapmıyordur diye geçirdim içimden.
Kime: Hale
Kimden: Hidra
"Hale inşallah bir şeyler yapmıyorsundur. Kendini iyi hissedince beni ara olur mu?"Yatağın ortasında duran kutuyu kapağını kapatarak dolabıma kaldırdım. O önümde dururken kötü şeyler olacakmış hissine kapılıyordum.
Birden aklıma Cenk'in gelmesiyle ona mesaj yazmaya başladım. Zaten aklımdan çıkmayan tek şey o olmuştu.
Hidra: Bu sıralar hiç gerçek olamayacak şeyler yaşamaya başladık biliyor musun?
Hidra: Bilmiyorsun belki ama hissediyorsundur.
Hidra: Bilinmeyen numaradan mesajlar alıyorum.
Hidra: Dün... beni parka çağırıp bir kutu bırakmış.
Hidra: Kutunun içinde ne vardı biliyor musun?
Hidra: Benim sana çocukluğumuzda aldığım bileklik ve... babanın Hale ile size aldığı anahtarlık.
Hidra: Ama anahtarlık ortadan ikiye kırılmış. Kötü bir anlama geliyor aslında kalbin kırılması.
Hidra: Fakat ben bunu bizimkilere söyleyemedim.
Hidra: Hale'ye bunu yapamazdım...
Hidra: İçimde bir şeyler yok oluyor Cenk.
Hidra: Yardım edemez misin?
Ben içimi Cenk'in mesajlarına dökerken bir bildirim gelmişti. Bizimkiler beni soruyordur düşüncesiyle bakmamıştım fakat peş peşe gelen bildirimlerle meraklanmıştım. Cenk'e son mesajımıda gönderip konuşmadan çıktım ve yeni gelen bildirime baktım.
Bilinmeyen numara: Hediyemi almışsın.
Bilinmeyen numara: Umarım beğenmişsindir. Beğenmesende yapacak bir şey yok zaten.
Bilinmeyen numara: 3 gün sonra aynı saatte tekrar parkta ol. Yeni sürprizim olacak sana...
Belki gerçekten de felaketler bizi bekliyordur...
Belki bu sefer yıldızlar bile bize yolumuzu göstermeye yetmeyecektir...
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAVUŞALIM GÜN BATIŞINDA •Texting•
Teen Fiction"İkimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım..." *♡* "İkimiz birden sevinemeyeceksek, göğü yakalım..."