What's Your Poison | Min Yoongi

$24$-"Time to Give Up"

Oylar 50'yi geçtiği anda yeni bir bölüm atacağım.Bu yüzden okuyan herkesten oy atmasını rica ediyorum.

$$$
Büyük bir hayranıyım duygularımın.

Ne kadar uğraşsam da önüne geçemediğim fakat mantığımı hiçe sayan duygularım beni her defasında daha da şaşırtıyordu.

Bu gün için bir plan kurmuştum.

Beni gerçeğe ulaştıracak türden bir plan.İçerisinde çalmak,kesmek,tehdit etmek olmayan bir plan.

Bu benim,vazgeçme planımdı.

Yoongi'nin bana karşı hissettikleri -eğer varsa-önüme saçılacak ya da saçılmayacaktı ve ben de buna göre yoluma bakacaktım.

İşlerimizin durgun olduğu bir haftaya girmiştik.Yoongi dinleniyordu.

En sevdiği soğuk kahveyi sehpaya koymuş,bilgisayarına gömülmüştü.

Test 1.Umrunda mıydım?

Yavaşça yanına yaklaşıp oturdum.Kahvesinden bir yudum alırken bakışları bilgisayardan hiç uzaklaşmamıştı.

-Yoongi ben dışarı çıkacağım.

-İşlerin bitti mi?

Hala yüzüme bakmıyor.

-Evet.Randevuma çıkıyorum ben.

Bir saniye için beni bulan gözleri ardından düşünmeden başını salladı.

-İyi,çık bakalım.

Derince içlenerek oturduğum yerden kalktım.

Gram umrunda değildim.

Yoongi bunca zamandır bana karşı hiç bir şey beslememiş miydi?

Ben yeterli değildim,beni sevmesi için yeterli donanıma sahip değildim.Yoksa senelerce yanında olan bir kızı görmemek mümkün müydü?

Odama doğru yürürken dışarı falan çıkacağım yoktu.Ama şimdi söylediklerim yüzüden içimden süslenip evden çıkmak geliyordu.

Fazla abartmadan dar kotumu ve askılı tişörtümü giydim.Saçlarımı her zamanki gibi özensizce toplayıp omuz çantamı aldım.

Azıcık yürüsem bile faydası olurdu bunun.

Yoongi hakkında düşünmemek en iyisiydi.Aramızdakilerin bir ismi olmasını ve hislerini bilmeyi öyle çok istiyordum ki.Tabii bana karşı tamamen boşken,imkansızdı.

Kapıya kadar koştururken göz yaşlarımın yavaşça yanağımdan süzüldüğünü hissettim.

22 yaşındaydım.Beni sevmeyen bir adamın yanında,yıllardır platonik aşk yaşıyor,üstüne üstlük gelecekte de bunun süregeleceğinin farkındaydım.

Birden bire tokat gibi yüzüme çarpan düşüncelerim beni afallatmıştı.

Gürleyen havaya bakarak umarsızca attığım adımlarımı takip ettim.