Her ne kadar dip dibe yaşayıp,birlikte mücadele etsek de Yoongi'nin varlığını hissetmek yetmiyordu çoğu zaman.
Gün geçtikçe anlamakta zorlandığım duygularım beni korkunç bir gerçekle yüzleştirmişti.
Evet ona deliler gibi aşıktım fakat bir sonuca varmayı ya da bu işi çözmeyi istemiyordum.Ben sadece yanındaydım o kadar.
Yanında kalacaktım,o kadar.
Gitse ya da istemese bile ben artık onun bir parçası haline gelmiştim.
-Senin şu dalgınlığın bizi bir gün öldürebilir.
Başımı yasladığım tezgahtan kaldırıp yeni uyandığı apaçık belli olan Yoongi'ye baktım.Gri eşofman ve siyah sweatshirtyle bir suçludan çok,haftasonunu iple çeken sıradan bir memuru andırıyordu.
Onu çok uzun süzmüş olmalıydım ki değişik bakışlar eşliğinde karşımdaki yerini aldı.
-Tek tatil günün.Ve bu gün ne yaparsan yap karışmayacağım.
-Gerçekten ne istersem yapabilecek miyim?
Derin bir iç çekerek yüzüme baktı.
-Ne istersen.
Yüzüme yayılan gülümsemeyle kısa bir alkış tuttum ve yerimden fırladım.
Buzdolabına yürüyüp elimde meyveli çift kişilik bir pastayla tekrar döndüm.
Tezgahın altındaki çekmeceden mumları çıkarıp özenle dizerken,Yoongi beni sadece izliyordu.
Çakmak yakmakta berbattım.Bunu benden iyi bildiğinden çakmağı elimden çekip mumları kendisi yaktı.
-Patronumun doğum gününü kutlamadan geçemezdim.
Hafifçe sırıtarak dirseğini dayadığı masada doğruldu.
-Şimdi sen benden mumları üflememi de istersin.
-Zahmet olacak.
Büyük bir isteksizlikle mumları üflemiş,gözlerini gözlerimden bir saniye olsun ayırmamıştı.
-Senden bir sürü şey kaptım.
Konuşmaya nasıl gireceğimi bilemesemde sürdürmüştüm.
-Sabır,direnç,sorumluluk.Teşekkür ederim.Böyle biri değildim.
Yanaklarımın yanmaya başladığını hissediyordum.Neredeyse karşımda oturan suçluya dünyanın en iyi insanıymış muamelesi yapacaktım ve bu biraz tuhaflaştırıyordu durumumuzu.
-İyi ki doğdun.
-Sorumlulukla benim ne alakam var?
Yapmayı denediğim duygusal konuşmayı sorduğu soruyla mahvetmeyi başarmıştı.
-Senin sayende bir sürü şeyi tekrarlamak zorunda kaldım ve bu da beni sorumlu birisi yaptı.
Başını yavaşça ileri geri sallayarak anladığını belli eden bir gülümseme takındı.
Bu kadarla yetinemezdim.
Her zaman fazlasını istemiştim ve en azından duygu dolu bir öpücük almalıydım tam da şu an.
Tezgahın üzerinden eğilip önümde pasta yokmuşcasına dudaklarımı Yoongi'ye yaklaştırdım.
Hızla çarpan kalbim bana doğru yolda olduğumu söylüyordu,peki aniden geriye çekilen Min Yoongi'nin aklından geçen neydi?
-İyi.Bittiyse gidiyorum.
-Ama-
-Bitirmem gereken işlerim var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What's Your Poison | Min Yoongi
FanficBu gün ne içersin mesela? ⚠️kötü alışkanlıklar,aşağılama,cinsellik ⚠️angst